Ozan Ceyhun
karaisalihaber@hotmail.com
Brüksel'e Türkiye İlk Defa Şikayet Edilmiyor
23/03/2011 Brüksel'de vakti zamanında Asala isimli terör örgütünün sempazitanları sayısız eylem yapıp düşmanları Türkiye'yi şikayet ettiler. PKK bu işi günlük bir uğraş olarak sürdürmekte. Türkiye'nin "düşmanı" olduklarını belirten tüm çevreler Brüksel'i yıllardır bir platform olarak kullanmaktalar. "Türkiye'nin dostu" olarak eylem yapmak ve buna destek bulmak zordur Brüksel'de. "Türkiye'nin düşmanı" olarak her zaman "eylem yapmanız" kolaydır. Bu böyle. Avrupa'da yüz yıllar boyu bir ön yargı mevcuttur "Türke karşı". Bugünden yarına bunu değiştirmek mümkün değildir. Bazı çıkarlar ve ideolojiler Avrupalılar içinde belli kesimleri her zaman "Türkiye'ye, Türklere ve Müslümanlara karşı harekete geçirmek" için yeterlidir. Elbette Türkiye'nin de onlarca yıl boyunca bu konuda çok hatası oldu. Bu nedenle Türkiye'nin demokratikleşmesi çok önemliydi. Türkiye bu yönde çok büyük adımlar attı. Hemen belirtelim tabiki sadece "Türkiye düşmanları" eylem yapmıyorlar Brüksel'de. Haklı eylemler de oluyor. "Atom Enerjisi", "Kadınların maruz kaldığı şiddet" ya da "Kurban Bayramları esnasında hepimizi haklı olarak ayaklandıran sahnelerin de neden olduğu hayvan hakları" gibi konular söz konusu olduğunda Türkiye'nin düzeltmesi gereken "özürlü yanları" var. Bu sorunları dile getirmek için hem Türkiye'de hem de Brüksel'de eylem yapanlar en doğal demokratik haklarını kullanmaktalar. Kıbrıs söz konusu olduğunda da "Türkiye'nin Eleştirilmesi" elbette doğal bir olay. Ancak dün Brüksel'de "Türkiye'nin AB ülkeleri nezdinde şikayeti" ne derece doğru bir yöntem sorgulanmalı. Hele bu eylem sendikalar tarafından yapılıyorsa en başta sorulması gereken soru: Tüm sendika üyelerinin görüşü mü bu Brüksel'de temsil edilen acaba? Öyle olmadığını KKTC sokaklarında insanlarla sohbet ederken hemen tespit etmek mümkün. Üstelik Brüksel'e "Türkiye'ye baskı yapın" şeklinde sunulan kataloğun maddelerinin "Brüksel aracılığıyla Ankara tarafından düzeltilmesini gerçekten bekleyen var mı acaba?" çok merak ediyorum. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs ve de (tüm Türkler) ile sorunlu olan çevreler bu katalog sayesinde epey uzun bir süre "Türkiye'ye karşı kullanılacak hazır yazılmış metinlere sahip oldukları için" çok seviniyor olmalılar. "Hiç değilse bundan sonra bakın bunları Türkler kendileri yazdı diye kullanırız" diyorlardır. Brüksel'de bu eylemi yapanlar dün akşam eminim "zafer kazanmış komutan" hisleriyle uyumuşlardır. Allah rahatlık versin! Ancak sormak lazım "şimdi elinize ne geçti?" diye. Sadece safları sertleştirici bir eylem oldu. Eğer amaç bu ise diyecek bir lafım yok. KKTC'de belli bir kesim "daha fazla Türkiye'ye karşı" ve "Türkiye'de de henüz konuya tarafsız kalmış son vatandaşlar da kendilerini AB'ye düşman olarak lanse eden bir grup KKTC vatandaşına karşı" daha fazla ön yargıya sahip. Eğer sorunlar bu şekilde çözülüyorsa mesele yok. Ancak korkarım tam tersi etki yapıyor son gelişmeler. Türkiye'yi AB nezdinde şikayet eden malüm çevrelere bir grup daha katıldı. Bakalım şimdi günler neler getirecek. Sahi bu arada "şikayet kataloğunda" gözlerim boşuna Kıbrıs Cumhuriyeti ismini kullanan Rum Kesimi'nin Kıbrıslı Türklere çektirdikleri hakkında bir kelimecik olsun bıraktım şikayeti ödlek bir eleştiri aradı. Nafile! "Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs'ı asimile etmesinden" yakınanlar Güney Kıbrıslı Rumların Kuzey Kıbrıslı Türklere yönelik olarak "müthiş demokratik bir kucaklaşmayı" gerçekleştireceğinden emin olsalar gerek.
Ayşemden Akın Konusunda Özel Star Kıbrıs'ta ilk yazdığım yazıya beni teşvik eden ve şimdi de tekrardan yazmaya başladığımda "aynı görüşte olmamamıza" rağmen detayları anlaştığım benim için çok değerli bir insan Ayşemden Akın. Onun, karanlık geçmişi ile hesaplaşan ve bence haklı nedenlerle "işkencecileri, yargısız infazcıları kısacası geçmişin statükocu ve cuntacılarını" savcı ve hakim önüne çıkaran ve de hesap soran "yeni Türkiye" hala KKTC'ye varamadı anlaşılan. Ayşemden Akın'ı içerik olarak tamamen katılmadığım ve karşı yazılar kaleme aldığım bir konuyu bahane ederek "uyduruk" masallarla hedef alan bir yayın organının benzerleri bugün hesap vermekteler Türkiye'de Silivri'de.. "Milliyetçiliğin kafatasçılık olmadığını" Türkiye'nin güvenliği alanından sorumlu bir kurumun Kıbrıs'ta görev yapan elemanlarının da çok iyi bildiğinden eminim. Sanırım aklı başında hiç bir devlet görevlisi "Ayşemden Akın'ı Türkiye'nin en büyük düşmanı" olarak görmemektedir. Ayşemden Akın'dan önce gerçekten "düşman olanlarla" uğraşılsa çok daha iyi olur. Hal böyle ise "Albayım, bu adamlara ve sağa sola attıklara çamurlara hala ne için ihtiyacınız olmakta?" sorusunu borçlu kalayım şimdilik. Ayşemden Akın konusuna gelince: gönlüm o yazmış olduğu metni basılmadan engelleyebilmeyi çok isterdi. Gelinen noktaya varmadan tüm taraflar olarak birlikte engelleyemediğimiz için üzgünüm. Ben de bu konuda kendimi sorumlu hissediyorum. Söz konusu malum yayın organı nedeniyle gitmek durumunda olmamalıydı Ayşemden.
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Atatürkçü Öğretmenlerimiz Bunlar! - 09/07/2012 |
Güney Kıbrıs Rum Kesimi, sürekli aldatmakta olduğu AB'nin Dönem Başkanı oluşunu anlı, şanlı kutlarken "Atatürkçü" öğretmenlerimiz de oradaydı. |
Bu öğretmenlerin yaptığını koyun sürüsüne çoban yapmaz! - 30/01/2012 |
KKTC'de son dönemde gerçekten ancak mizah öykülerinde okuyabileceğimiz ancak gerçek olduğu için de gülemeyeceğimiz olaylar olmakt |
"Erkeksen Gel!" Kadına Karşı Şiddete Tavır Al - 20/11/2011 |
Adanalı olduğuma utandığım anlardır medyada "Adana bir kadın cinayeti" nedeniyle manşetleri doldurduğunda. |
Başarısız Olan Politikacı Gider ve Bu Son Başarısıdır - 13/11/2011 |
Türkiye ve KKTC açısından baktığımızda maalesef hiç bir anlam ifade etmiyor yazımın başlığı. |
Adanalı olmanın dayanılmaz zorluğu - 07/11/2011 |
Adana'lıyım. Eskiden gurur duyduran bu konum günümüzde neredeyse saklamak zorunda kaldığınız bir hale geldi. |
Rumlar AB'yi Ruslarla aldatıyor - 12/10/2011 |
AB üyesi bir ülke düşünün. AB üyesi olarak özellikle ekonomik alanda AB içinde sıkı bir işbirliği zorunluluğu olması gerek mi? |
Napolyon'un Napolyon'a yakışmayan kopyası Sarkozy - 09/10/2011 |
Napolyon ile tek bir benzerliği var. İkisi de kısa boylu. |
Müslümanların Diktatörlüklerden Kurtuluşu'nu Kutlayalım - 29/08/2011 |
kutladığımı belirtmek isterim. |
Egemen Bağış ve Avrupalı Sosyal demokratlar - 22/08/2011 |
Kendileri dışında partilerden bir çok milletvekilinin havaların da aşırı sıcak olması nedeniyle tatil yaptığı bir ortamda şimdiden 2014 Yerel Seçimlerine yönelik çalışmaları başlatmış durumdalar |
Devamı |