Ozan Ceyhun
karaisalihaber@hotmail.com
"TC Elçiliği Adayı Terk Et" Diyenleri Tanıyalım
08/04/2011 "TC Elçiliği Adayı Terk Et" Diyenleri Tanıyalım
KKTC'de üç miting yapıldı. 28 Ocak 2011'de. 2 Mart 2011'de ve 7 Nisan 2011'de. Üçü de birbirinin aynı mı? Hayır! Birinci mitinge insanlar akın, akın gitti, çünkü ekonomik sorunların "dile getireleceğine" inanmışlardı. 28 Mart 2011 günü ekonomik sorunlar değil, "Türkiye Has...tir" pankartı önemliydi malum Türkiye Düşmanı gruplar için. İkinci mitinge gidenler hem ekonomik sorunlarını dile getirmek hem de Türkiye ile dayanışma içinde olduklarını göstermek istediler. 2 Mart 2011 günü polisin kararlı tutumu sayesinde "Türkiye Has...tir'ciler" engellendi. 7 Nisan 2011 günü ise artık siyasi partiler ve düne kadar iyi niyetle miting alanına gidenler bu işin tadının kaçtığının farkına vardı. Gitmediler. Üçüncü mitingte meydan bize kaldı diye sevinen Türkiye Düşmanları yine pankartlarını sergilediler: "TC Elçiliği Adayı Terk Et!". Polis pankartı almaya kalktığında polise de saldırdılar. Bu Türkiye Düşmanları Ekim ayında da "TC maaşlarımızı öde" pankartı açtıklarında hiç şaşırmayalım. "Tutuklanmaya değil ölmeye geldik" yazanlar Libya'da Kaddafi'ye karşı mücadele veren muhalifleri değil! (Hoş zaten Kaddafi ile de hiç bir sorunları olmadığını yazıp duruyorlar - yakışır kendilerine) "Toplumsal barış'tan yana ve şiddete karşı olmaktan" bahseden "sözde" solcular yayın organlarının binasının duvarına bunu asarlarsa ne anlamı kalır laflarının ve yazdıklarının? Çıkardıkları bir gazete var. Bu gazetede her gün Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na, Bakanlarına, Muhalefete yani kısacası Türklere bol, bol sövülmekte. Hatta bazı köşe yazarları "Türkiye'ye karşı dağa çıkıp silahlı mücadele vermek" gibi tehditler savurmaya kadar vardırdılar işi. Kastettikleri de TSK'nın karış karış ezbere bildiği Beş Parmak Dağları. Aslında böyle büyük lafların altında ezilir boyundan büyük laflar edenler. "Ankara elini yakamızdan çek" pankartı açtılar gene 7 Nisan Günü. Sol eliyle pankartı tutan ve sağ eliyle burnunu karıştıran da Türk. Kendini Kıbrıs Türkü ya da Türk lafını hiç kullanmayıp Kıbrıslı diye tanımlasa da ve de hatta bundan utansa da Türk işte. Ve nasıl bir komplekse sahip olmalı ki Ankara'ya söverek Türklüğünü bertaraf etmeye çalışmakta. Hele ellerinde el yazısı ile yazılmış bir karton taşıyan ekip var ki o tam evlere şenlik. "AB vatandaşlarına ve toprağına sahip çıkmadığın için kınıyoruz" seni yazmışlar. Kuzey Kıbrıs'ı işgale davet ediyor aklınca AB'yi! Miting alanında milletvekillerini dövmeye kalkacak kadar da şiddet eğilimli bazıları! Evet bu iş çığırından çıkıyor artık. Demokrasilerde şiddete başvuranlara polisin tepki vermesinden daha doğal bir şey olamaz. Alman ya da Fransız Polisi benzeri tavırları sergileyen göstericilere karşı çok daha sert önlemler alırdı. "Şiddete baş vurmak" ve "sendikal hedefleri savunmak adına insanlara saldırmak" demokrasilerde ve en başta AB'de de suç! Aslında bunu Brüksel'de anlatması gerekiyor sendikal şiddetin kurbanlarının! İç İşleri Politikası alanında uzmanlaşmış bir politikacı olarak AB'de tüm sistemin şiddet konusunda ne derece hassas olduğunu çok iyi bilmekteyim. En haklı kavgaları verenler bile şiddete başvurduklarında tüm desteklerini kaybederler. Halk onların yüzüne bakmaz. KKTC'de 7 Nisan 2011 tarihli sendikal eylem işte bu sınırları zorladı. Bu eylemin sorumlusu sendikacılar yaptıklarını "işgalci Türkiye" argumanları ile bile Brüksel'de haklı gösterme şansına sahip olamazlar. En başta bu eylemin filmini göstereceğim polis sendikaları temsilcileri yani AB ülkelerinin polisinin örgütlü olduğu sendikalarin üyeleri isyan ederler. Ve işin komiği örneğin ben geçmiş dönemde KKTC'den uzakta ve yanlış propagandaların etkisi ile bu beylerin destekçisi olarak görüldüğümde benim demeç vermem, Kıbrıs gazetelerinde yazı yazmam ile hiç bir sorunu olmayanlar şimdi benim onların gerçek yüzünü görmem ve KKTC'yi tanımamdan sonra verdiğim demeçlere ve yazdığım yazılara yönelik olarak "diyemezsin, yazamazsın" diyorlar. Demokrasiden anladıkları da bu. Kendilerine karşı olanlar için "demokratik haklar" olmamalı. Evet KKTC'de bir avuçta olsalar bu gruplar hem Türkiye hem de KKTC'ye karşı tam bir savaş başlatmış durumdalar. Hal böyle iken DİSK'in "Türkler tavşan gibi ürüyor" diye konuşmalar yapan sendikacılara destek vermesini anlayabilmek mümkün değil. DİSK Başkanı CHP miletvekili olma yolunda. Peki CHP DİSK'in KKTC'de Türkiye Düşmanı gruplara verdiği desteği tasvip ediyor mu acaba? Yöneticilerinin "Türkiye'ye ve Türklere sövenlere" destek verdiğini biliyorlar mı DİSK üyeleri acaba? Örneğin kentimiz Adana'daki mert Adanalı DİSK üyesi emekçiler kabul edebilirler mi bu durumu? ÖRP "AB'de Türkiye kökenli göçmenlerin ırkçılığa karşı kavgasında hep yanlarında olduğunu söylerken" KKTC'de "solculuk adına" onlarca yıldır adada yaşamakta olan Türkiye kökenli insanları Anadolu'ya geri gönderme kavgası veren Türkiye Düşmanı grupları nasıl destekleyebiliyor bunu da anlamak mümkün değil! KKTC'de Kıbrıslı Türkler TSK'nın orada olmasını can ve mal güvenlikleri için özellikle kalıcı bir barış için hiç bir çözüme yanaşmayan Rumlar nedeniyle çok önemli bulmaktalar. Haklılar. TSK'nın olmadığı bir Kıbrıs'ta Türkler'in can ve mal güvenliği gerçekten emin olamaz. Ancak artık TSK'nın orada olması artık galiba sadece Rumlar nedeniyle gerekmemekte! Evet geçmişte Türkiye'de solcu olduk, sağcı olduk. Bu nedenle birbirimize düşman olduk. Ama hepimizin bir isteği vardı: Türkiye'yi daha iyi bir düzeye getirmek. Hiç birimiz Türkiye'ye düşman olmadık. Kıbrıs'ta Kıbrıslı Türkler'in ezici çoğunluğu bizim gibi Türkiye'yi sevmekteler. Ancak bir azınlık varki onlar "Türkiye'ye ve Türkiye Türklerine düşmanlar" hem de Rumlarla işbirliği yapabilecek kadar. İşte acı olan bu durum. Gün Türkiye'deki Türklerle Kıbrıslı Türklerin kenetlenme günü, hem de şimdiye kadar olduğundan çok daha fazla. Kıbrıslı Türkleri "Türkiye Düşmanlarına" karşı yalnız bırakmamalı onların yanında olmalıyız. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Atatürkçü Öğretmenlerimiz Bunlar! - 09/07/2012 |
Güney Kıbrıs Rum Kesimi, sürekli aldatmakta olduğu AB'nin Dönem Başkanı oluşunu anlı, şanlı kutlarken "Atatürkçü" öğretmenlerimiz de oradaydı. |
Bu öğretmenlerin yaptığını koyun sürüsüne çoban yapmaz! - 30/01/2012 |
KKTC'de son dönemde gerçekten ancak mizah öykülerinde okuyabileceğimiz ancak gerçek olduğu için de gülemeyeceğimiz olaylar olmakt |
"Erkeksen Gel!" Kadına Karşı Şiddete Tavır Al - 20/11/2011 |
Adanalı olduğuma utandığım anlardır medyada "Adana bir kadın cinayeti" nedeniyle manşetleri doldurduğunda. |
Başarısız Olan Politikacı Gider ve Bu Son Başarısıdır - 13/11/2011 |
Türkiye ve KKTC açısından baktığımızda maalesef hiç bir anlam ifade etmiyor yazımın başlığı. |
Adanalı olmanın dayanılmaz zorluğu - 07/11/2011 |
Adana'lıyım. Eskiden gurur duyduran bu konum günümüzde neredeyse saklamak zorunda kaldığınız bir hale geldi. |
Rumlar AB'yi Ruslarla aldatıyor - 12/10/2011 |
AB üyesi bir ülke düşünün. AB üyesi olarak özellikle ekonomik alanda AB içinde sıkı bir işbirliği zorunluluğu olması gerek mi? |
Napolyon'un Napolyon'a yakışmayan kopyası Sarkozy - 09/10/2011 |
Napolyon ile tek bir benzerliği var. İkisi de kısa boylu. |
Müslümanların Diktatörlüklerden Kurtuluşu'nu Kutlayalım - 29/08/2011 |
kutladığımı belirtmek isterim. |
Egemen Bağış ve Avrupalı Sosyal demokratlar - 22/08/2011 |
Kendileri dışında partilerden bir çok milletvekilinin havaların da aşırı sıcak olması nedeniyle tatil yaptığı bir ortamda şimdiden 2014 Yerel Seçimlerine yönelik çalışmaları başlatmış durumdalar |
Devamı |