Ozan Ceyhun
karaisalihaber@hotmail.com
AB'nin Kaybetmekte Olduğu Türkiye ve Kıbrıs Sorunu
30/04/2011 21 Nisan 2011 tarihli *www.abhaber.com* sitesinde okuduğumuz haber aslında her şeyi açıklamakta: 'Finlandiya'da geçen Pazar günü yapılan meclis seçiminde 'AB'ye ve göçmenlere karşı' aşırı sağcı True Finns partisinin zafer kazanması, başta Almanya olmak üzere diğer AB ülkelerinde milliyetçi akımların daha da güçlenme sürecinin bir halkası olarak değerlendirildi. Avrupa ülkelerinde son yıllarda yapılan seçimlerde *aşırı sağcı, ırkçı ve İslam düşmanı* partiler adeta oy patlaması yaşıyor. Finlandiya'nın yanısıra, Danimarka, Belçika, Hollanda, İtalya ve Fransa'daki benzer gelişmeler Almanya'da büyük tedirginlikle takip ediliyor. Siyasi gözlemcilere göre söz konusu ülkelerde yaşanan ekonomik krizin etkileri, sosyal harcamalarda sert kısıtlamalar, Avrupa Birliği'nin pek umut vermeyen durumu ve artan göç dalgasına paralel yükselen *göçmen düşmanlığı* Avrupalı seçmenleri *sağcı ve ırkçı partilere *yönlendiriyor. Uzmanlar gelecek yıl Avusturya'da yapılacak seçimlerde *ırkçı *Avusturya Özgürlük Partisi'nin birinci olacağından yola çıkarken, aşırı sağ rüzgarın Almanya'ya da ulaşma tehlikesi olduğu belirtiliyor. Almanya'da yapılan tüm kamuoyu araştırmaları, *aşırı sağcı ve göçmen karşıtı düşünce tarzının* toplumda kökleşmeye başladığını, *özellikle Müslümanları hedef alan ırkçılığın* hızla yayıldığını ortaya koyuyor. Kamuoyu yoklamaları, 1,5 milyon satan “Almanya Kendini Yok Ediyor*' adlı *Türkve Arap düşmanı* kitabın yazarı Thilo Sarrazin'in parti kurması durumunda, yüzde 18 dolayında oy alacağını gösteriyor. ' Söz konusu sitenin yöneticisi gazeteci dostum *Vakur Kaya* yazıyorsa doğrudur. Kaldıkı AB ülkelerinde çok turlayan bir politikacı olarak ben de aynı değerlendirmeyi yapmaktayım. İşte *vizyonsuz ve çapsız Merkeller ya da Sarkozyler diyarında *durum hiç parlak değil. Aslında bu nedenle Türkiye nedeniyle değil Avrupa Birliği'nin Geleceği için kaygılanmamız daha doğru olur. “Ne olacak bu AB'nin hali?*' sorusu kahve köşelerindeki ana muhabbet konusu haline gelmiş durumda. Böyle bir Avrupa'nın *ne güçlü bir Ordusu* ne de *güçlü bir Ekonomik İşbirliği*olabilir. Daha doğrusu tek tek ülkeler düzeyinde 'sapık' düşüncelere sahip 'aşırı sağcı' politikacıların ülke yönetimine geldiği bir AB'yi “kim ciddiye alır?*'. Bu gidiş devam ederse AB'nin hali Beyaz Rusya'dan farksız olur. AB'deki Sosyaldemokratlar ve Yeşiller bu gidişata yeni karizmatik liderler ve geniş yığınları *mıknatıs gibi kendilerine* çeken politik içerikler sunamazlarsa Avrupa tatsız bir kıta olma yolunda. Bu koşullarda Türkiye'nin* tek taraflı tüm çabalarına rağmen* AB Cephesi'nin 'Avrupa Vizyonu olmayan' *vasat politikacıları* ile Üyelik Süreci'ne yönelik olumlu adım atmasını beklemek çok “saf*' bir beklenti haline gelmekte. Türkiye ve AB arasında işler iyi gitmemekte. Bunun sorumlusu her geçen gün her alanda daha iyiye giden Türkiye değil. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci *Egemen Bağış* ya da AKPM'nin başarılı Başkanı *Mevlüt Çavuşoğlu* bu konuda yaşadıklarını anlatsalar “arkası yarın*' dizisi olur. Türkiye AB üyesi olacak konuma geldiğinden beri AB Türkiye'den uzaklaşmakta. Türkiye'nin üyeliği yolunda hızlandırıcı her adım engellenmekte. Bu *Türkiye'yi Engelleme Politikası'nın* gerçek kaybedeni AB olacak. Türkiyesiz bir AB'nin ne *Balkanlar*'da, ne *Ortadoğu*'da, ne *Kafkaslar*'da, ne *Doğu Akdeniz*'de, ne *Kuzey Afrika*'da ne de *İran-Afganistan-Pakistan Üçgeni'nde* bir rol oynaması mümkün. Türkiye AB üyesi değilse AB Sınır Koruma Birimi *Frontex'i* çöp kutusuna atabilir. Çünkü AB'ye Türkiye'nin üye olmadığı bir Akdeniz ya da Ege'de Frontex'in 10 uçağı, 30 helikopteri ve 100 gemisi NATO üyesi *Türkiye'nin Deniz ve Hava Kuvvetleri* ile karşı karşıya kalırlar. Kısacası AB bu konuda *üstünde oturduğu dalı* kestiğinin farkına vardığında insallah yere düşmüş olmaz. Bu durum Kıbrıs Sorunu'nun Çözümü açısından Rumlar için “vahim*' gözükse de Türkiye için büyük bir sorun olmaz. Bu gidişat süremeyeceğine göre BM'nin askerlerinin çekildiği Garantör Devletlerin güvenliğinden sorumlu olduğu bir adanın üzerindeki AB üyesi Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti ve *Kıbrıslı Türklerin Devleti* varlıklarını sürdürürler. *Tayvan* bu konuda mükemmel bir örnek teşkil etmekte. “Taksim*' sözcüğüne kulağımızı alıştırmak yanlıs olmayacak galiba. Türkiye'yi kaybeden AB aslında *çok şey kaybedeceğe benziyor*! |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Atatürkçü Öğretmenlerimiz Bunlar! - 09/07/2012 |
Güney Kıbrıs Rum Kesimi, sürekli aldatmakta olduğu AB'nin Dönem Başkanı oluşunu anlı, şanlı kutlarken "Atatürkçü" öğretmenlerimiz de oradaydı. |
Bu öğretmenlerin yaptığını koyun sürüsüne çoban yapmaz! - 30/01/2012 |
KKTC'de son dönemde gerçekten ancak mizah öykülerinde okuyabileceğimiz ancak gerçek olduğu için de gülemeyeceğimiz olaylar olmakt |
"Erkeksen Gel!" Kadına Karşı Şiddete Tavır Al - 20/11/2011 |
Adanalı olduğuma utandığım anlardır medyada "Adana bir kadın cinayeti" nedeniyle manşetleri doldurduğunda. |
Başarısız Olan Politikacı Gider ve Bu Son Başarısıdır - 13/11/2011 |
Türkiye ve KKTC açısından baktığımızda maalesef hiç bir anlam ifade etmiyor yazımın başlığı. |
Adanalı olmanın dayanılmaz zorluğu - 07/11/2011 |
Adana'lıyım. Eskiden gurur duyduran bu konum günümüzde neredeyse saklamak zorunda kaldığınız bir hale geldi. |
Rumlar AB'yi Ruslarla aldatıyor - 12/10/2011 |
AB üyesi bir ülke düşünün. AB üyesi olarak özellikle ekonomik alanda AB içinde sıkı bir işbirliği zorunluluğu olması gerek mi? |
Napolyon'un Napolyon'a yakışmayan kopyası Sarkozy - 09/10/2011 |
Napolyon ile tek bir benzerliği var. İkisi de kısa boylu. |
Müslümanların Diktatörlüklerden Kurtuluşu'nu Kutlayalım - 29/08/2011 |
kutladığımı belirtmek isterim. |
Egemen Bağış ve Avrupalı Sosyal demokratlar - 22/08/2011 |
Kendileri dışında partilerden bir çok milletvekilinin havaların da aşırı sıcak olması nedeniyle tatil yaptığı bir ortamda şimdiden 2014 Yerel Seçimlerine yönelik çalışmaları başlatmış durumdalar |
Devamı |