Pazar sabahı Yeniçağ Gazetesini elime aldığımda Gazeteci-Yazar Necdet Sevinç’in vefat haberi ile sarsıldım.

Demek “Bir koca çınar daha sonsuzluğa göçtü” dedim. Gazeteyi okumaya başlamadan bir “Fatiha” okumaya başladım. Necdet Sevinç ve aramızdan ayrılan Türkçü büyüklerimin ruhlarının şad olması adına.

1980 öncesi Ülkücü Hareketin içinde bulunduğu siyasi mücadelenin önde gelen teorisyenlerinden biriydi Necdet Sevinç.

Makaleleriyle, kitaplarıyla ülkücü hareketin kozasını ören bir cesur kalemdi Necdet Sevinç.

1974 yılında yayınladığında asker ocağında alıp, satırlarının altını çizerek okuduğum, okumak değil adeta ezberlediğim “Ülkücüye Notlar” kitabının yazarıydı Necdet Sevinç.

Tam 32 sonra yani 2006 yılında Ceyhan Belediyesinin düzenlediği “Ceyhun’dan Ceyhan’a” adlı sempozyumda “Çukurova’da Yer Adları” tebliğimi sunmak üzere bulunduğum Ceyhan’da tanışma mutluluğunu yaşadığım, elini öpmek için sarıldığımda müsaade etmeyen ama yanağımdan öpen bir dava ve gönül adamıydı Necdet Sevinç.

Salonda yan yana oturduğumuzda 12 Eylül öncesini yad ettik, 12 Eylül sonrası yattığı hapislerden, uğradığı ihanetlerden çok şeyler anlattı ama asla Ordusundan, Devletinden şikayeti olmadı. Gözlerindeki rahatsızlık nedeniyle ekranlara bakamayan ve dolayısıyla bilgisayar yerine yazılarını hala daktilo ile yazdığını söyleyen bir gelenek anıtıydı Necdet Sevinç.

Bugün ülkücüyüm diye aramızda dolaşan, köşe başlarında yer tutmaya çalışan, ikballeri için iktidarlara yanaşanların adını dahi bilmedikleri, ikbale değil istikbale sevdalı, nimete değil külfete talip olan bir koca çınardı Necdet Sevinç.

kitaplarının ve binlerce makalenin yazarıydı Necdet Sevinç.

Bu yazıyı yazmak üzere bilgisayarın karşısına oturmadan önce kitaplığımdan getirdiğim  “Ülkücüye Notların” sayfalarını karıştırarak yazmaya başladım.

Ülkücüye Notlar’ın Giriş kısmında diyorki:

Dünya tarihini, emek ile sermaye arasında cereyan eden çatışmalar değil, milletler arasındaki bitmeyen ve bitmeyecek olan boğuşmalar oluşturmakta. Her millet bir başka milleti hakimiyeti altına almak için yeni atılımlara hazırlanmaktadır….. Tarih boyunca bir an bile durmadan devam eden bu mücadelede Türk, kapışmanın galibi olarak da, mağlubu olarak da daima ön safta bulunmuş, çok geniş bir coğrafya parçası üzerinde savaştığı için karşısında yeni yeni rakipler bulmuş, çoğu zaman dünyayı bir ikinci millete çok görmüştür.” Tespitini daha güçlendirmek bakımından şu sözlerle noktalamıştır.

“…Hun Kumandanlarından büyük ecdadım Uldin, Romalıların gönderdiği minnetçilere “-Güneş şualarının uzandığı her yeri zapta muktedirim.” sözleriyle Türkün gücünü haykırmıştır.”

Hun Kumandanı Uldin’in bu azametli duruşuna yürekten inanan ve her Türkün öyle olmasını arzulayan, tarih şuuruyla yoğrulmuş bir fikir ve eylem adamıdır Necdet Sevinç.

“Biz, Türk’süz bir dünyanın mevcudiyetini düşünmektense, o dünyanın bizim yüzümüzden infilak etmesini daha uygun buluyor ve böyle bir düşünceye sahip olmaktan da gurur duyuyoruz… Bütün bunlara rağmen insanlığın kurtuluşu tek bir dünya devletinin kuruluşunda görülüyorsa; o devleti Türk kurmalı, Türk yönetmelidir. Çünkü buyuruculuk Türk’ündür.”  Ülkücüye Notlar’ın arka kapağındaki bu inanılmış sözlerle Türk gençliğine böyle seslenmiştir Necdet Sevinç.

Sevenlerinin ve Türkçü kuşağın başı sağ olsun.