Demokrasi, özgürlükler, bilim ve teknolojide dünyada örnek gösterilecek adımlar atan Avrupa, Birinci Dünya Savaşıyla birlikte bu çizgisinden uzaklaşmaya başladı. Bu savaşta Avrupa devletleri birbirlerine girdi. Barış bir müddet devam ettikten sonra İkinci Dünya savaşıyla birlikte bu kapışmanın dozu daha da arttı. Bilindiği üzere İkinci Dünya Savaşı ilkine göre çok daha kanlı oldu. İşte Avrupa’daki faşizm ruhu o tarihlerde daha da üst seviyelere çıkmaya başladı.

Daha sonra Avrupa Birliği projesiyle bu zihniyetten uzaklaşılmaya çalışıldı. Bunu başarmak için bir hayli uğraş verildi. Ancak bir türlü aşırı sağcı zihniyetin önüne geçilemedi. Çünkü Avrupa kendi değerlerine hızla sırt çevirmeye başladı. Demokrasi, özgürlük denildi ama bir yandan da arka planda aşırı sağcı kesimin düşüncelerini çürütecek uygulamalara hız verilmedi, çoğu zamanda yapılmak istenmedi. Özellikle insanların kutsalı olan din olgusuna hakareti özgürlüklerden saydılar. Zamanla çok kültürlülüğe karşı çıkan bu zihniyet olayı tamamen İslam karşıtlığına getirdi. Hiçbir dinin terörle birlikte anılamayacağını bir türlü kavrayamadılar. Tam bu noktada bir de öz eleştiri yapmakta gerekir. Avrupa’nın böyle bir fikre kapılmasındaki ana sebep; başlangıçta birileri bunu kasıtlı bir şekilde servis etmiş olabilir, ancak bir bölüm Müslümanlar da bu yanlışlığa destek verircesine hareketler içersinde bulundular. Kendilerini bir türlü doğru ifade edemediler. Yani Avrupa ya kendimizi doğru anlatamadık. Nerde bir terör olayı olsa hemen bunu Müslümanlardan bildiler. Tabiî ki Avrupa Birliğini oluşturmak isteyen, olayları doğru analiz eden insanlar zaman zaman uyarılar yaptılar. Avrupa’nın aşırı sağ görüş tarafından tehlikeli bir noktaya doğru götürüldüğünü ifade ettiler. Ama gelinen nokta bu çabanın yeterli olmadığını gösteriyor. Sonunda Avrupalılarca beklenmeyen bir şey oldu. Bomba içerden patladı. Tarih 22 Temmuz 2011 Norveç’te terör sivilleri hedef aldı. Norveçliler ve tüm Avrupa saldırıyı El-Kaide gibi bir örgütün yaptığını sandı. Yani akıllara hemen Müslümanlar geldi. Dünyanın içine sokulduğu psikoloji gereği saldırıyı Müslümanların yaptığı düşüncesi ilk etapta normal gelebilir ancak araştırmalar gösteriyor ki 2010 yılında Avrupa’nın 9 ülkesinde 249 terör olayı olmuş. Bunlardan sadece 3 ü İslamcı olarak tanımlanan teröristlerce yapılmış. Bu veri sanırım bu düşünceyi ortadan kaldırıyor. Gerçek ortaya çıkınca Avrupa şok oldu. Saldırgan kendi içlerinden biriydi. Üstelik saldırıyı gerçekleştiren Breivik ifadesinde; Norveç toplumunu değiştirmek istiyordum demiş. Yani toplum mühendisliğine soyunmuş. Çok kültürlü, çok dinli, çok ırklı yapıdan rahatsız olmuş. Daha başlarda tedbir almayan Avrupa böyle bir şey olacağını tahmin etmeliydi. Silah bu sefer kendilerini vurdu. Umarız olanlardan ders çıkarırlar. Bir an önce Avrupa aklını başına almalı insani değerlere önem vermeli, iktidar çıkarları için tehlikeli söylemlerde bulunmayı bir kenara bırakıp, birlikte barış içinde yaşanması için ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıdır. Aslında Avrupa önceden tedbir almama hatasını ekonomide de yaptı. Yunanistan, kriz sinyalleri verirken tedbir almadılar. Bazı Avrupa ülkeleri biz çalışıyoruz onlar yiyor mantığıyla yardım etmeyelim görüşünde birleştiler. Yine bencillik söz konusuydu. Ama döndü dolaştı Yunanistan krizi kendilerini de vurdu. Şimdide nasıl kurtulabilirizin hesabını yapıyorlar.

Tüm bu olaylardan başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Dünya gereken dersi almalıdır. Avrupa nın bu tutumu devam ederse Breivik ‘ler dahada çoğalacak. Küresel dünya düzeninde meydana gelen olumsuzluklardan hepimiz etkileniyoruz. Bu nedenle birlikte barış ve demokrasi için ne gerekiyorsa yapmalıyız.

                                                                                                              06.08.2011

                                                                                                           Bilal ÖZKAYA