BİLAL ÖZKAYA
bilal_ozkaya@msn.com
ADALETLİ YÖNETİM VE YAŞAM HAKKI:
06/06/2012 Devlet karşısında bireyin temel hak ve özgürlükleri korunmaya muhtaçtır. Bu nedenle devletin sahip olduğu siyasi güç ve yetkilerin sınırları çok iyi belirlenmelidir. Devletin asıl varlık sebebi bireylerin hak ve özgürlüklerini korumaktır. Yani kutsal olan devlet değil, insandır ve onun hak ve özgürlükleridir. Hal böyle olunca yöneticilik büyük fedakarlıklar gerektirmektedir. Amaç tamamen halka hizmet, halkın haklarını korumak ve adaletli bir yönetim olduğundan herkes bu yükü kaldıramaz. Yani herkes yönetici olamaz. Fakat uzun yıllar ülkemizde makam ve mevki sahibi olmak, şahsi hayata bazı artılar katmak gibi algılanmıştır. Kişiler makam sahibi olunca bulunduğu konumun imkanlarını kendi şahsi menfaatleri doğrultusunda kullanarak, gücüne güç katarak hareket etmeyi zamanla doğru olarak görmeye başlamışlar. Makam ve mevki maalesef bazı emelleri gerçekleştirmek için basamak olarak kullanılmış. Halbuki yönetici olmak daha önce belirttiğimiz gibi büyük sorumluluk ister. Bulunduğunuz konumda işinizi yaparken, kanunların gereğini yerine getirirken adil olmanız gerekmektedir. Hakka ve halka dayanan bir yönetim gerçekleştirilmelidir. Çünkü yöneticiler bulundukları konuma halkın haklarını ve özgürlüklerini gözetmek için getirilmişlerdir. Adeta kendilerini halka adamak zorundadırlar. Makamları yükseldikçe de sorumlulukları artar, bir önce bulunduğu makama göre yeni getirildiği makam daha fazla fedakarlık ister. Yeri gelir kendine özel sosyal yaşantısı kalmaz, ailesine ve çocuklarına zaman ayıramaz. Çünkü bireylerin hakları onlar için her şeyden önce gelir. Halka hizmeti üstün tutarlar. İşte ülkemizin hızla kalkınması da halka hizmeti her şeyden üstün tutan, hakkı adaleti gözeten, hiçbir şekilde insanlar arasında ayrım yapmayan yöneticilerin çoğalmasıyla gerçekleşecektir. Halkın omuzlarına basarak gelip, daha sonra da onları unutan, kişisel çıkarlarını ön planda tutan yöneticiler bugüne kadar hep zarar vermişlerdir. Demokrat, çağdaş, bilgili ve kültürlü yöneticileri ancak eğitim sistemimizde yaptığımız değişikliklere kararlı bir şekilde devam ederek yetiştirebiliriz. Eğitim de ve her alanda çağdaş bir seviyeye gelmek için de Demokrasimizi üst seviyelere taşımamız gerekmektedir. Devlet bireyin yaşamını, hak ve özgürlüklerini garanti altına almalıdır. Ancak bu şekilde mutlu ve refah toplumlar oluşturulabilir. “Devlet, bireyin yaşamını hak ve özgürlüklerini garanti altına almalıdır” cümlesi bana son günlerde yoğun bir şekilde tartışılan kürtaj meselesini hatırlattı. Bir taraf kürtaja karşı çıkarak bebeğin yaşam hakkını savunuyor, bir tarafta kürtajı kişisel tercih olarak görüyor ve ister kürtaj olurum ister olmam diyor. Ben annenin sağlığının tehlike altında olduğu durumlar hariç kürtaja karşıyım. Çünkü burada çok hassas bir durum söz konusu. Yukarda belirttiğimiz gibi devlet bireylerin yaşamını, hak ve özgürlüklerini garanti altına almak zorundaysa anne bedeninde bulunan ancak anneden bağımsız ayrı bir birey olan bebeğinde yaşam hakkını garanti altına almak zorundadır. Hiçbir birey başka bir bireyin annesi babası dahi olsa yaşam hakkı üzerinde tasarrufta bulunamaz. Benim bedenim benim kararım gibi açıklamalarda bulunanlar bana göre çok büyük bir yanılgıya düşmektedirler. Her ne kadar üzerinde işlem yapılan kendi bedenleri olsa da unutulan o bedenin içinde başka bir bedene de işlem yapıldığıdır. Bu işlemle başka bir canlının hayatına son verilmektedir. Amerika da bazı eyaletlerde 10 haftayı doldurduktan sonra anne karnındaki bebek Amerikan vatandaşı olarak kabul edilmekte ve onun zarara uğratılması suç kabul edilmektedir. Kısacası tekrar altını çizerek söylüyorum; anne karnındaki bir bebeğin yaşam hakkı anne babaya mı bağlıdır, anne –baba mı buna karar vermelidir yoksa devlet, annesinin karnında daha ilk haftalarda bir çok şeye tepki veren bu minik bireyin yaşam hakkını garanti altına mı almalıdır. Takdir size ait. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
SON SÖZ MİLLETİN! - 11/08/2014 |
10 Ağustos ta Türkiye tarihi bir gün yaşadı. Halk Cumhurbaşkanı’nı seçti. |
TÜRKİYE’NİN BAŞI SAĞOLSUN! - 16/05/2014 |
Acımız büyük. Soma’da işçi kardeşlerimizi kaybettik. Bu olay hepimizin yüreğini yaktı. Türkiye yasta. Dünya’nın dört bir yanındaki çeşitli ülkelerden acımızı paylaştıklarını belirten mesajlar geliyor. |
HALK İRADESİ - 03/04/2014 |
Bir önceki yazımda kendimce bir seçim tahmini yaparak; “Türkiye genelindeki bu seçim sonuçlarının önceki seçimlerden çok büyüyk bir farkı olmayacak gibi.” Demiştim. |
YEREL SEÇİMLER GENEL SEÇİM HAVASINA GİRDİ - 01/02/2014 |
11/09/2013 tarihinde |
ADAYLARDAN BEKLENTİLER: - 26/11/2013 |
Karaisalı’lar olarak, Karaisalı’nın yerelde kaybedilmiş yıllarını telafi etmek, Karaisalı’yı ayağa kaldırmak, Karaisalı’yı gelişmiş ilçelerle yarışır hale getirmek için sosyal, aktif, tuttuğunu koparan bir Belediye Başkanına ihtiyacımız var. |
TEMAYÜL YOKLAMASI - 25/10/2013 |
Ak Parti Adana teşkilatının bu kez temayül yoklamasına çok önem verdiği iddia ediliyor. 26 Ekim Cumartesi günü yapılacak olan temayül yoklaması Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başkanı Ekre |
YEREL SEÇİMLER, OLASI İTTİFAKLAR. - 11/09/2013 |
Yaklaşan yerel seçimlerde bazı yerlerde CHP – MHP işbirliğine şahit olacağız gibi görünüyor. Hatta bu işbirliğine, hiç ihtimal vermeyeceğiniz bir partinin-partilerin katılması da olasılıklar arasında. |
KARAİSALI , YEREL SEÇİMLER - 13/07/2013 |
Karaisalı’da gözlemlediğimiz kadarıyla siyaset maalesef bireysel hesaplar üzerine kurulmuş. |
GEZİ PARKI EYLEMLERİ: - 04/06/2013 |
Başlangıçta doğal tepkilerle başlayan gezi parkı eylemi, yerel yönetimin ve emniyet yetkililerinin hatalarıyla maalesef bu duruma geldi. Sokaklarımız yine hareketli. Geceleri tencere, tava düdük ç |
Devamı |