Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam1121
Toplam Ziyaret1825767
Cumali Deli
karaisalihaber@hotmail.com
CUMALİ DELİ ALLAHIN EVİNDE BEN ARABADA YATTIM
09/09/2012

 

 (Bu arşiv yazısı 2006 yılında kaleme alınmıştır) 

                                                                                    Vahit Şahin

 

“Ah Felek, kimine kavun yedirdin kimine kelek” derler ya, Kızıldağ Güreşlerinden bir gün önce düzenlenen “Büyükşehir Belediye Şenlikleri”nde Cumali Deli ile ben kelek yedim. Çukurova TV’ciler ise kavun-karpuz, 5 kilo et, üzerine tatlı yiyip, güzelce ortapedik yataklarda yattılar.

Artık yazılı basın önemini yitiriyor galiba. Görüntülü basın yani TV’ler artık el üzerinde tutuluyor. “Biz sizin için varız” dedik yıllarca kimse bize aldırış etmedi. Ama TV’ciler “Biz sizin için varız”dediler el üzerinde tutuldular. Kıskanmıyor da değilim hani. Aslını söylemek gerekirse “Biz sizin için varız”mı demek doğrusu, yoksa “Siz bizim için varsınız” demek mi daha doğrusu? Bunu da sizlerin takdirine bırakıyorum.

Konumuza yeniden dönecek olursak; O gece, yani Cumali Deli’nin Allah’ın evinde, benim de arabada yattığım geceden bahsedecek olursak:

Nur Ertürk konser vermeye devam ediyor. Sonuna doğru Adana’dan İsa Bakır dostumla karşılaştım, beni içtenlikle evine davet etti. Kendisine teşekkür ettim, ama ben bu hakkımı yine Adana’dan gelen fotoğraf sanatçısı Mehmet Dilci Hocama kullandırması için İsa Bakır’dan rica ettim. O da yine içtenlikle ve zevkle aldı götürdü Dilci Hoca’yı. Sabah 04.00’e kadar sohbet etmişler, sabah da 08.00’de uyanmışlar ve Dilci’ye sıkma, börek, çörek, ayran, çay, zeytin, meytin, bal-mal ne varsa yedirmiş. Sabah sabah neredeyse keçi bile kesecek olmuş. Türk misafirperliğinin en güzel örneğini sergilemiş İsa Bakır, kendisine buradan bir kez daha teşekkür ederim. Sanki kendim yemiş gibi mutlu oldum. Çünkü ben hakkımı ona vermiştim.

Cumali Deli de sık sık yanıma geliyor, “Abi nerede yatacağız” diyor. Beklemesini söyledim. Başkan Kuşçu’yu gördü, ben de ricada bulundum. Kuşçu bir zabıta memurunu çağırdı ve Cumali’ye yer göstermesini söyledi. Sevindim Allah var. Kafam biraz rahatlamıştı.

Ziya Polat hocam, “Vahit bey kalacak yerin var mı ?”diye sordu. Var gibi yok gibi bir şeyler söyledim, kem-küm ettim herhalde, O da anladı yerimin olmadığını. Sözleştik, beni evine davet etti. Kendisi erken ayrıldı ama oğlunu gönderecekti. Saat 24.00 oldu, gelen giden yok, Nur Ertürk gitti, yerine Erol Kuşdemir çıktı, onu da zevkle dinledik. Erol da sahneden indi. Beni götürmeye ne gelen var, ne giden. Dedim ki bu çocuk gelse bile beni bulamamıştır. Beni tanımamıştır. Ben TV’ci olsaydım her halde tanırdı dedim.

Cumali Deli seslendi, döndüm baktım sağa sola bulamadım. Dağların tepelerine bakıyorum, yok. Karanlıktı. Meğerse Belediyenin kamyonunun üzerine çıkmış,  zabıta yer göstermiş, “ Ben burada yatacağım” dedi. Kamyonun üzerine çıktım, eşya dolu, küçük bir yer bulmuş Cumali, uzanamaz, ayağını uzatamaz, ancak oturarak ayakta uyuyabilir ve üzerine örtecek bir şey yok. Kamyonun üzerinde dürülmüş bir çadır bulduk, çekiyoruz çekiyoruz gelmiyor. İdare et Cumali dedim, ama sabah kadar donar bu adam diye de hayıflanıyorum. Cumali’yi bıraktım.

Hoca’nın evini aramaya çıktım, Gökulu Yurdu’na. Geçen yıl gündüz bir kez çıkmıştım, belki bulurum dedim, birkaç kişiye sordum, bizim meşhur hocayı tanımıyorlar. Artık ben sokakta kaybolmuş çocuklar gibi bağırmaya başladım, hocamın adını bağıra bağıra söylüyorum, bir ağlamadığım kaldı, bir Allah’ın kulu bu adam gecenin bu vaktinde niye şeyler gibi bağırıyor diye sormadı bile. Umudumu kestim, aklıma Esat Köse geldi. Karaisalılar Dernek Başkanı. Onun yanında bulunan Mehmet Çopuroğlu’na telefon ettim. Neyse ki ulaştım, onlara başımdan geçenleri söyledim. O da “ Bizi bekle, burada TV’cilere yemek yediriyoruz, bitince geliriz, Kızıldağ Çarşısı içinde çeşmenin başında bekle” dediler. Oturdum çeşmenin başına. Bekle ha gelecekler, bekle gelecekler. Onlar daha pirzolanın 3. kilosun dalarmış, iki kilo daha yedikten sonra geleceklermiş. Bir arkadaş geldi, “ Abi sana çay ısmarlayayım mı, göndereyim mi?” diye sordu. Ben de kabul ettim. Çay geldi yarım saat sonra. Nasıl olsa beleş dedim, içtim. Çaycı geldi bardağını almaya, parasını istedi, ödedim. Demek ki burada çay ısmarlama böyle olurmuş.

Saat gece 01.30 oldu, Cumali çıka geldi. “Abi oyada yatamadım. Şimdi neyeye gideceğiz?” dedi. Ben Gökulu Yurdu mahallesinde hocamın evini aramaya giderken camide namaz kılanları görmüştüm. Geride de birkaç kişi bekliyordu. Galiba, bunlar burada yatacaklar dedim. Aklıma Cami geldi. Bu Camiyi Ramazanoğulları yaptırmış. Karaisalılar ve bilhassa Kızıldağ’da evi olanlar Ramazanoğulları’nı sevmeseler de, böyle garibanların sığındığı mekan oluyordu. Orası kim yaptırdı ise yaptırmış, beni ilgilendirmez, orası bana göre Allah’ın evi idi. Cumali’yi aldım, camiye götürdüm. Birkaç kişi halılara sarılmış, yatıyordu. Cumali’ye nasıl yatılacağını izah ettim. Ayakkabısını çıkardı, takunyaları giydi, elini, yüzünü, ayaklarını yıkadı. Geri geldi, başının altına bir yastık yaptım. Halının içine girdi, doladım, yusyuvarlak oldu ve yatmasını söyledim,bana iyi geceler diledi garibim. Eğer beni almaya gelmeselerdi ben de onun gibi Allah’ın evinde yatacaktım.

Neyse ki Esat Köse, Mehmet Çopuroğlu gece saat 02.00’de geldi, Mehmet Abi’nin evine gittik. Baktık ev dolu, onların da misafiri var. “Misafir misafiri sevmez, ev sahibi hiç birini sevmez” dedikleri aklıma geldi ve “Arabada yatarım” dedim. Olmaz dediler. Olurdu olmaz dı derken arabada yatmaya oybirliği ile karar verdik. Bana bir battaniye verdiler. Arabanın içinde kıvrandım, yatım, sabah 08.00’de uyandım, her tarafım tutulmuştu. Biraz kültürfizik yaptım. Mehmet Abi çağırdı evine, kahvaltı hazırlamışlar. Bir güzelce yedikten sonra Güreş Alanı’na vardık. Cumali Deli çıktı karşıma.

-Cumali, iyi yattın mı?

-Yattım abi, Allah yazı olsun senden

-Oğlum benden değil, Ramazanoğulları’ndan Allah razı olsun.

-Amin

-Ben de bu güne kadar Ramazanoğullarına kızıyordum, Kızıldağ’a sahiplendikleri için. Şimdi hak verdim, onlara Cumali Deli gibi adamlar ne kadar dua etse azdır. Bundan sonra Vakıflar İdaresi’nden yanayım.

Eşim Güzin Hanım bana kızıyor, “Bunca yıldır Karaisalı’ya basın yolu ile hizmet ettin, kimse seni evine götürmedi mi? Karaisalılara hiç yakıştıramadım”diye hiddetleniyor.

Ben de alttan alıyorum, “Yok götürmek istediler de, ben arabada yatmayı tercih ettim”diyorum, ama hala kızıyor. İnanmıyor bana.

O gün oraya binlerce kişi geliyor, herkesin evi doluyor. Ben ve Cumali gibi garibanlar da açıkta kalabiliyor. Bunun çözümü Belediyenin oraya misafirhane gibi bir şey yapması.  Ama yapsa bile yine bize sıra gelmez ki... Biz yine kaderimize razı olup, gelecek yıl için Ramazanoğulları’nın yaptırdığı Allah’ın evinden, önden iki kişilik yer ayırtmak olacak Cumali ve kendim için... Ya da her ne kadar “GüreşTertip Komitesi Üyesi” olsam da Kızıldağ’dan bana ne deyip, hiç gitmeyeceğim.



1321 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

     11/09/2012 08:18

Adananın merkez ilçesi sayılan Karaisalımız eğerki bir gazeteciye sahip çıkamıyorsa arabasında yatmayı layık görüyorsa daha ne söylenebilir ki bu ilçede.Bundan daha ağır bir yazı olabilir mi?BUndan daha ağır ne olabilir?söylermisiniz.
abdullah küçükyücel

     11/09/2012 08:17

İLçedeki herşeyi çok güzel öztleyen bir yazı Vahit Bey tşk.Yıllardır kanayan bir yaraya işaret etmisşsiniz.Bu yazıdan sonra bir çok kişinin istifa etmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu yazı anyalabilene ve kavrayabilene o kadar şeyler anlatıyor ki daha nasıl duygular böyle iğneleyeci dışa vurulabilir anlatılabilir ki....
abdullah küçükyücel

     10/09/2012 08:34

Vahit Bey maalesef ki bir Karaisalı gerçeğine parmak basmışsınız.yapmış olduğunuz tespitler sadece bu yıla değil 100 yıllık gerçek olan bir tespittir.
abdullah küçükyücel

Yazarın diğer yazıları

İLK KEZ AÇIKLIYORUM: ADAY ADAYIYIM - 22/04/2013
Daha önceden aday adayı adayı olacağımı söyledim. Geri çekildim. Tepkiler ne olacak diye bekledim. Hep olumlu tepki aldım. Hiç kimse bana aday olma demedi.Tersine oyum sana dedi herkes.
BEN AKILLI DEĞİLİM - 07/02/2013
Ben bugünlerde fazla öne çıkmıyorum.
ŞANSIM ARTTI - 03/12/2012
Karaisalı Belediye Başkanlığı için bir sürü isimler ortaya atılıyor.
BEN HAZIRIM - 30/11/2012
Herkes benimle dalga geçiyor ama ben kendimi kaç yıldır Belediye Başkanlığına hazırlıyorum. Şuan diploma alma derdindeyim, bu arada da projelerimi hazırlıyorum.
en akilli deli - 21/11/2012
Bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada bizim arkadaşlardan en akıllı deliyi seçeceklermiş. Bir gün
EKMEK VAR MI? - 15/11/2012
Bizim arkadaşlardan (Deli) biri markete girer ve tezgahtara ekmek varmı diye sorar
AMİN EVLATLARIM - 22/10/2012
Üç Amerikan askeri Iraklı bir amcanın bakkalına girerler alış veriş yaparken 'kahrolsun Amerika'diye ses duyarlar. Etrafa bakınırlar ve sesin bir papağandan geldiğini görürler.
Bomba - 25/09/2012
Bir tımarhanede bizim arkadaşlar ayaklanır ve binanın orta bahçesini işgal ederler. Hiçbiride dağılmaz.
Esas akıl - 11/09/2012
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar: Bir insanın akıl hastanesine
 Devamı
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038