(Tamer Abuşoğlu-Büyük Oğuz

Çadırının Gölgesindeki Kürtlerin

(Kürt Türklerinin) Sosyo-Politiği,

14x20, 112 s. Yıldızlar y. 2012, Ank.)

Kitap. 26 kaynaktan yararlanılarak yazılmış, 60 temel, 27 ara başlıktan oluşuyor. Kapakta,  haçlı seferlerinden bir fotoğraf görülüyor.

Önsözle başlanmış işe, arka kapakta, özetle sonlandırılmış kitap.

Türklerin/Kürtlerin birlikteliği; bu birlikteliğin içeriden/dışarıdan bozulmak istenmenin serüveni işlenmiş kitapta..

Şair/Yazar Abuşoğlu, bu kez,Türklerin/Kürtlerin sentezi/bireşimiyle çıkıyor okur karışsına. Batı emperyalizminin olgularını sergilemeye çalışıyor.

Emperyalizmin başında ABD geliyor.  ABD’nin bütün dünyayı ele geçirmek, bir dünya imparatorluğu kurmak gibi amacının olmadığı söylenemez.

Bush diyor ki “Allah’la konuştum, benden Irak’ı işgal etmemi  istedi(s.6).”  Demek, o yılların ABD başkanı Tanrı’yla konuşabiliyor! Dilediği ülkeleri işgal etmesine Tanrı izin veriyor!

Ne denir buna?

Biliyorum içinizden geçenleri..

Aymazlık, falan filan..

Diğer başkanlar da demek böyle düşünüyorlar ki, ABD, ülkemizde patriotları konuşlandırabiliyor! Suriye’yi karıştırabiliyor; İsrail’in arkasında durabiliyor!..

ABD şunu bilmeli, Türkler tarih boyunca bağımsız kalmıştır, bağımsız kalacaktır.

Bakınız, Macar Türkolog Laszlo Rassonyi  Türklerin tarihi hakkında şöyle diyor: “Türk tarihi öyle  engin, öyle onurlu bir tarih ki; Türklerin  bazı uluslar gibi kendisine atalar yaratmasına gereksinimi yoktur.(s.8)”

Çünkü, tarihin başından beri Türkler vardır, kökleri , dalları Asya, Avrupa, Afrika’ya dek uzanmaktadır. Denebilir ki, Türkçe konuşarak bütün dünyayı dolaşabilirsiniz. Devlet kurmayı kimi topluluklar Türklerden öğrenmişlerdir. Kök (akrabalık) bağları oldukça  geniştir. Bu açıdan bakınca Kürtler Türklerden ayrı düşünülemez.

Şöyle bir sonuç çıkar ortaya: Türk eşit Kürt; Kürt eşit, Türk.

Türklerle Kürtler öyle karışmışlardır ki, gelenek görenekleri,  yaşam tarzları farklılık göstermez.

Bir batılı tarihçi şöyle diyor: Tarihten Türkleri çıkarırsak, ortada tarih diye bir şey kalmaz.

Kürtçe’de “gur” kurt anlamındadır. O nedenle Kürtler kurt soylu/Turansal halktır. Dilleri “gurca”, yani Kürtçe’dir(s.12). Söğüt’teki Karakeçili aşireti Türkçe konuşurken, Siverek’teki Karakeçili aşireti “gurmanca” (Kürtçe) konuşmaktadırlar. Kerkük’te, Barak Ovası’nıda, Harran Ovası’nda yaşayan aşiretler  birbirlerine akrabadırlar. Oğuz Türklerinin 24 boyundan biridirler.

Zazaların Türklüğü;  Bulgarların, Macarların Slavlaşarak tarih alanına çıkışı gibidirler.

M. Şerif Fırat, “Doğu İlleri ve Varto Tarihi” adlı kitabında, Zazaların Türk asıllı olduklarını yazmaktadır. Siverek’teki Karakeçililer gibi diğer kimi Türk oymakları da Kürtleşmişlerdir(s.16-18)

Kürtçe de; Kırgızca, Kazakça, Azarice (…) gibi Türkçe’nin bir lehçesidir. Kaşgarlı Mahmud’a göre Türkçe’deki sesli/sessiz  harflerin değerleri  Kürtçe’de de görülmektedir(s.22).

“Dersim” adı, feodalizmi; “Tunceli” adı cumhuriyeti simgelemektedir.

Emperyalistlerin, Kürtçe’nin eğitim dili olmasını istemeleri ülkeyi bölmek içindir(s.36). İçiçe geçmiş halkların birlikteliğini ayırmaya, bozmaya kimsenin hakkı yoktur.  Ülke halklarını özgürleştiren Kemalist devrimlerdir. Emperyalistler, mafyalar, derebeyler (…) Kürtlük algısını sömürerek çıkarlarına alet etmek;  dolayısıyla haçlı amaçlarına ulaştırmak istemektedirler. Geçmişte hem  Kürtler, hem Türkler aleyhine emperyalist oyunlar oynanmıştır;  bugün  bile bu oyunlar sürmekte, sürdürülmek istenmektedir. Emperyalistler,  ülkeden çıkar elde etmek için,  Şeyh Sait isyanıyla (…) Kürtleri ateşe atmışlardır(s.41). İsyanlar; batılı yayılmacı güçlerin ve derebeylerin anlayış  özelliklerinden kaynaklanmaktadır.

Cumhuriyet yönetiminin feodalizmi ortadan kaldıracağı bilinmekteydi. Batılılar; asker, vergi (…) vermeyen ağaları derebeyleri kışkırtarak isyanlar çıkarmayı sağlamışlardır.

Cumhuriyet isyanları bastırmış; bu konuda  Sovyetler de yardımcı olmuştur.

Olaylar bitmemiş, yeni olaylar türetilmiştir..

“Cumhuriyet tarihinden bugüne kadar Türkçe türkü bilmediği için öldürülen bir tek Kürt sanatçısı yoktur. Ancak şimdilerde salt Kürtçe bilmediği için Mersin’de öldürülen bir Türk sanatçısı  Sarp Öztürk vardır. (s.70). Irkçı Kürtçülük hortlatılmıştır.(s.71).

Kanserleşmekte olan bir yaraya parmak basıyor yazar. Bu kitaptan herkes paylarına düşeni almalılar, emperyalist oyunları bozmalılar..

………………………………………..

Yazarla iletişim: PK 68, Gaziantep.