Hayrullah Güven
hguven@karaisalihaber.net
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER (3)
07/02/2013
Güz gelip te
havalar serinleyince herkes köye göçerdi. Kış için odun getirme telaşı
başlardı. Kuru çamlar baltayla yıkılır, dalları ve gövdenin ince bölümleri
ocağa sığacak şekilde bölünürdü. Bu kütüklere "dikmelik" denirdi,
çünkü ocağa dikilirdi. Ocağa dikilen iki dikmelik arasına odunlar konur ve çıra
(çam) ile tutuşturulurdu. Bu şekilde ateşin uzun zaman yanması sağlanırdı. Çıra
daha çok Alaciğer, Böğürtlen tarafından,meşe odunları,Çakalçukuru,
Dünyadibi'nin Kilise tarafından ve Karsantılı emminin tarlasının üst
taraflarından getirilirdi. Meşenin kalın gövde odunlarına "yaşlı"
denirdi ki bunlar yarı yaş, yarı kuru olurdu. O günlerde şimdiki
gibi benzinli ağaç testereleri, Traktör yoktu. Birkaç kişide palamut bıçkısı
bulunurdu. Evlerde kullanılan tahtalar, kol gücüyle iki kişinin
yardımlaşmasıyla üretilirdi. Tabiidir ki hiç düzgün değillerdi. Evlerde lamba,
soba, pencerelerde cam yoktu. Ben, ocağın karşısına geçip başım ocaktan tarafa
gelecek şekilde sırt üstü yatar iki elimle kitabı ateşin şavkına tutarak ders
çalışırdım. Soba sadece dükkanlarda olurdu. Evlerin damları
hep topraktı. Üstü çinkolu olan tek yapı cami idi. Bugün sanırım hiç toprak dam
yok dolayısıyla dam yuvamaktan (loğlamaktan) ve kar kürümekten kurtulunmuş. BİR ANI: Yusuf abimle
bizim boz eşeği alıp Karsantılı Çavuşun taralasının üstüne,Burçaklığın
yantarafına, şimdiki kamyon yolunun altına meşe odunu getirmeye gittik.O zamanlar,yakanın
yüzü,Kurudere, Kademli taraflarında bol meşe ağaçları vardı. Biraz odun yapıp
çatal yardımıyla eşeğe yükledik. Abim, eşeği önüne katıp köye doğru yollanırken
bana uzunca bir kütüğü göstererek ;"Ben gelinceye kadar bu kütüğü
böl." dedi. Ben baltayı zor
kaldırıyorum,bir kaç balta vurduktan sonra bıraktım. Bünyem zayıftı, belki bu
yüzden işi pek zorsunurdum. Bu yüzden babam bana "Sen adam olmazsın."
derdi.Abim çalışkan olduğu için onu, sanki daha çok severdi. Babamın ölçüsü iyi
iş yapmak, çalışmaktı. Neyse.... Ben oturup bir
plan yaptım ve hemen uyguladım: Bir miktar çam yaprağının uçlarını aynı hizada
avucumda tutup burnuma soktum. Diğer elimle alttan hafifçe vurarak burnumu
kanattım. Ağzıma doğru akan kanı dudklarıma yaydım, biraz da baltanın sapına
sürdüm. Oturup abimi beklemeye başladım. Neden sonra abim geldi, kütüğün olduğu
gibi durmakta olduğunu görünce, kızarak; "Neden kesmedin lan ? dedi. Ben
karnımı tutarak ; "Kesiyordum ama baltanın sapı karnıma değdi, ağzımdan,
burnumdan kan geldi." dedim. Yüzüme bakıp kanları görünce sesini
çıkarmadı, baltayı alıp kütüğü böldü... |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BÜNGÜŞ KÖYÜ - 09/08/2024 |
BÜNGÜŞ KÖYÜ |
KUŞLAR - 06/08/2024 |
KUŞLAR |
TRAKTÖRÜ GÖRDÜM - 26/07/2024 |
TRAKTÖRÜ GÖRDÜM |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE - 10/07/2024 |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE |
H A L İ M E A B L A - 18/06/2024 |
H A L İ M E A B L A |
S A K I Z O L A Y I - 11/06/2024 |
S A K I Z O L A Y I |
İ L K B A H A R D A Y A Z L I Ğ A G Ö Ç - 03/06/2024 |
İ L K B A H A R D A Y A Z L I Ğ A G Ö Ç |
Ç İ Ğ D E M - 29/05/2024 |
Ç İ Ğ D E M |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE - 28/05/2024 |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE |
Devamı |