Oğuz Adem Selçuk
karaisalihaber@hotmail.com
OKUYUCULARIMLA HASBİHAL–2
30/04/2013
(Bu yazımız Cumhuriyetimizin 85. Yılında Karaisalı Haber Gazetesinde
yayınlanmıştı. Bugünlerde siz değerli okuycularımla ve beni takip eden kıymetli
hemşehrilerimiz ile yeniden paylaşmak istedim. Okurken yien duygulandım ve
gözyaşlarıma hakim olamadım. Umuyorum ki, sizler de okurken duygulanacak ve
belki de gözyaşlarınızı tutamayacaksınız. Benim okuyucularımın benden daha
duyarlı ve hassas olduklarını biliyorum. Ve hayırlı ve huzurlu günler
diliyorum) Değerli Dostlarım, Geçtiğimiz Çarşamba Günü, Cumhuriyetimizin 85. Kuruluş yıldönümüydü.
Cumhuriyetimizin sonsuza dek yaşaması ve yaşatılması dileklerimle, “elektronik
posta” adresime çok değerli bir dostumun gönderdiği yaşanmış bir hikâyeyi
buradan sizlerle paylaşmak istiyorum. Hikâyeyi gönderen değerli dostum,
gerçekten çok yoğun duygular yaşamış ki, “mendilsiz okumayın” şeklinde bir de
not düşmüştü. Bu uyarı notu doğrultusunda mendilimi hazırlayıp hikâyeyi okudum
ve ne yalan söyleyeyim okurken yaşadığım duygu yoğunluğu nedeniyle mendile
ihtiyacım oldu. Cumhuriyeti ve Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürk’ü katıksız bir sevgiyle seviyorsanız siz de mendilinizi
hazırlayarak bu hikâyeyi okuyunuz. Ben, öyle yaptım…Değilse okumayı burada
bırakınız. Ve işte hikâyemiz: İnsanın ruhunda huzur çiçekleri açtıran sabah ezanı ile yatağından kalkan
yaşlı kadın, penceresini açtı. Kurtuluş Parkına bakarak yaşlı ciğerlerini
ilkbaharın ılık esintisi ile doldurdu. Sonra abdest alıp, sabah namazını kıldı. Çayını demleyip hafif bir
kahvaltıdan sonra oturma odasına yöneldi. Masanın üstü çerçevelerle doluydu.
Birine uzandı, titreyen parmaklarını camın üzerinde dolaştırdı. Çerçevedeki
fotoğrafta İstiklal Madalyalı kara yağız bir adam ile güzelliği göz alan bir
kadın, birbirlerine bakarak gülümsüyorlardı. Yaşlı kadın “Günaydın anne!
Günaydın baba!” diyerek yerine koyduğu çerçeveye bir bakış daha attıktan sonra
başka bir çerçeveyi eline aldı. Siyah-beyaz bu fotoğrafta da subay üniformalı
bir adam ile bir gelin yan yana duruyorlardı. Yaşlı kadın, çerçeveyi titreyen
dudaklarıyla öpüp, ”Günaydın kocacığım!”dedi. Bu çerçeveyi de titreyen
elleriyle yerine koyarken bir başka çerçeveye uzandı. Fotoğraftaki biri erkek,
biri kız iki çocuğa “Günaydın evlatlarım!” dedi. Gözlerinde biriken yaşları silerken elleri telefona uzandı. Numaraları ağır
ağır çevirdi ve karşısındakine “Bir taksi istiyorum.”dedi ve adresi verdi.
Kapıyı kilitleyip merdivenlere yöneldi. Yıllarca çekmediği zorluk kalmamıştı
ama şimdi bu merdivenler, hayatının en büyük engeli olmuştu. Ağır ve dikkatlice
indi ve bekleyen taksiye bindi. Genç şoförün “Hoş geldin Teyze! Nereye gidiyoruz?” sorusuna “Tüm bir gün
beni taşır mısın?” sorusuyla karşılık verdi. “Sana 500 lira vereyim.” Adam
küçümser bir gülümsemeyle “Araç sahibi benden her gün 500 lira istiyor
teyze.”dedi. Yaşlı kadın,”O zaman 650 lira vereceğim, ne dersin?” dedi
gülümseyerek. “Adın ne senin?” “Osman Teyze. Kurtarmaz ama senin güzel hatırını kırmayayım. İlk önce nereye
gideceğiz?”dedi.“Anıtkabir’e” diye cevaplandırdı. Taksi, Anıtkabir’in kapısına
geldiğinde dalgın görünen yaşlı kadın “Evladım, burada yardımına ihtiyacım var.
Benimle gel.” Mozoleye çıkan mermer merdivenlere kadar konuşmadılar.
Merdivenlere geldiklerinde şoför kuşkulu bir şekilde “Nasıl çıkacaksın teyze?” “Her ay nasıl çıkıyorsam öyle.” Uzun bir uğraşla merdivenleri çıktılar. Mozoleye doğru ağır ağır
ilerlediler. Kadının nefes alışları sıklaşmıştı. Mozolenin önüne gelince
çantasını açtı, tek bir karanfil çıkardı ve çiçeği mozoleye koyarken “Hayatım
boyunca sana verdiğim sözü tutmak için çalıştım.” Ağır ağır geri çekilirken
ellerini açıp Fatiha okumaya başladı. Şoför, kısa bir şaşkınlığın ardından ona
iştirak etti. Geldiklerinden çok daha ağır bir şekilde arabaya döndüler. Şoför “Şimdi
nereye gidiyoruz?”diye sordu. “Bankaya!” Şoför, arabasındaki kadının herhangi biri olmadığını anlamıştı. Bu yaşlı
kadının Atatürk’e verdiği söz ne olabilirdi? Sonunda dayanamadı ve sordu:
“Anıtkabir’de Atatürk’e verdiğiniz sözü tuttuğunuzu söylemiştiniz, o sözü merak
ettim.” “Uzun hikayedir evladım.” “Olsun be teyze, anlat ne olur.” “Ben, lisedeyken okulumuza gelmişti. Ona çiçek vermekle görevlendirilmiştim.
Çiçeği verdiğimde adımı sordu. “Adalet” dedim. “Ne güzel ismin varmış” dedi.
“Okulu bitirince ne olacaksın?” diye sordu. “Hemşire” dedim. “Güzel meslek ama
bence sen, Hakim ol, ismine çok yakışır.”dedi. Ben, “Kadından Hakim olmaz ki”
deyince kaşlarını çattı ve “Sen istedikten sonra olur, senden söz istiyorum
Hakim olacaksın.”dedi. Mustafa Kemal Paşa emretmiş, ne denir. Söz verdim ve ben
Cumhuriyetin ilk kadın Hakimlerinden biri oldum.” “Vay be! Sende ne hikaye varmış Adalet Teyze.” “Herkesin bir hikayesi vardır evladım. Herkesin hikayesi de kendine göre
değerlidir. Eğer insanların hikayelerini bilip anlayabilirsen daha anlayışlı
davranabilirsin.” Bankanın önüne geldiklerinde şoför “Yardım edeyim mi, ben de geleyim
mi?”dedi. “Hayır, sen burada bekle. Ben birazdan gelirim.”dedi. Bankadaki işini bitirip geldiğinde “Şimdi Seyranbağlarına gidelim.”dedi. “Sizin meslek çok farklı Hakim Teyze, çok yer gezmişsinizdir” dedi şoför. “Bütün Anadolu’yu karı karış gezdik rahmetli kocamla.” “Ne iş yapardı amca?” “Subaydı.” “Ne zaman vefat etti?” “1952 de Kore’de şehit düştü.” “Allah rahmet eylesin Hakim Teyze. Seyranbağlarına geldik. Nerede durayım.” “Sağa sap, ikinci binanın önünde dur. Sen bekle, fazla gecikmem ben.” Şoför beklerken merak etti ve binanın uzaktan görünen levhasına baktı.
Seyranbağları Kız Yetiştirme Yurdu yazısını okudu. Anlam veremedi. “Bu kadın
burada ne yapar ki” diye düşündü. Biraz sonra Adalet Hanım, yanında orta yaşlı kibar bir hanımla göründü.
Kadın, Adalet Hanımı arabaya bindirirken “Adalet Hanım, size ne kadar teşekkür
etsek azdır. Her zaman yanımızdasınız. Kızlar da sizi çok seviyorlar. Ne olur
arayı çok uzatmayın.” Adalet Hanım, buğulu gözlerle “İnşallah! Kızlara selamımı söyleyin. Ben de
onları çok seviyorum. Onlara iyi bakın.” Osman’ın, iki sokak ötede park ettiği başka bir binanın kapısında ise
“Seyranbağları Huzurevi” yazıyordu. Yine bir saate yakın bir bekleyişin sonunda bu sefer etrafında birçok yaşlı
kadın ve adamla çıkageldi Adalet Hanım. Sarılıp öpüştükten sonra oradan
ayrıldılar. Osman, dikiz aynasından Adalet Hanımın gözlerinden akan yaşları
fark etti. “İyi misin Hakim Teyze?” “İyiyim evladım. İnsan, eski dostları görünce bir hoş oluyor.” “Şimdi nereye gidiyoruz?” “Cebeci Asri mezarlığına.” “Adalet Teyze, sormayı unuttum, nerelisiniz?” “Aydın Sökeliyim. Babam orada pamuk ekerdi. Sonra Kurtuluş Savaşı oldu.
Babam savaşa gitti. Söke işgal edildi. Biz, dağlık köylere kaçtık annemle.
Savaş bitince Söke’ye döndük. Babam, savaştan sağ salim döndü. Lise çağına
gelince Aydın’a gönderdiler. O zaman Söke’de lise yoktu. Orada Atatürk’le
karşılaştım. Sözünü tutmak için İstanbul Hukuk Fakültesine girdim. Eşimle
karşılaştım. O da Harbiye’de okuyordu. Mezun olunca evlendik. Bir kızım, bir oğlum oldu.” “Neredeler şimdi?” “Oğlum Dışişlerinde çalışıyordu. 1978 yılında Fransa’da Ermeniler şehit
etti.” “Üzüldüm Hâkim Teyze. Başın sağ olsun. O da babası gibi şehit oldu. Yani.” “Evet, şehit babanın şehit oğlu. Allah kimseye evlat acısı vermesin.” “Âmin! Peki, kızınız nerede?” “ Kızım, eşi ve çocukları ile İzmit’te yaşıyordu. Öğretmendi. 1999
depreminde hepsi vefat etti.” “Allah rahmet eylesin. Boş boğazlığımla üzdüm sizi. Kusuruma bakma teyze.” “Sanki sormasan aklımdan çıkıyorlar mı evladım. Sen üzülme, sen sağ ol.” Cebeci Asri mezarlığına gelince Adalet Hanım,”tamam evladım. Al işte paran.
Artık gidebilirsin.”dedi. “Hakim Teyze, buradan nasıl döneceksin? Ben seni bekleyeyim, eve bırakayım.”
“Yok, beni alacaklar buradan.” “Hakim teyze, bu para fazla. Beni bağışla size yalan söyledim. Taksinin
sahibi benden 350 lira bekliyor. 350 lirayı ona veririm, gerisi kalsın. Ben de
para istemem. Bugün senden aldığım hayat dersinin parasal karşılığı yok zaten.”
“Çocukların var mı?” “İki tane ellerini öperler. Kemal ve Ayşe.” “Oğlumun adı da Kemal’di.” Adalet Hanım, Osman’ın elindeki parayı ittirdi ve; “Onlara bir şeyler al benim için. Onları okut. Yalansız, dolansız, çok
çalışarak helal lokma ile büyüt ve okut. Atatürk’ün bana yaptığı gibi,
içlerindeki gücü fark etmelerini sağla. Bir de Milletini, vatanını sevmelerini
öğütle onlara.” Osman, Adalet Hanımın ellerine sarılıp öptü. Ona, iyi evlatlar
yetiştireceğine söz verdi. Adalet hanım, mezarlığın kapısından ağır ağır içeri
girerken Osman, hayatının en büyük dersini kendisi küçük ama yüreği yaşadığı
acılara rağmen kocaman ve güçlü olan bu yaşlı kadından almıştı. Osman, arabasını mal sahibine götürmeye karar verdi. Bugün daha fazla
çalışamazdı. Ertesi gün, Ankara’ya garip bir yağmur yağıyordu. Sanki gök delinmişti.
Sabahleyin durağa gelen Osman, çay ocağının yanında duran gazeteyi aldı. İlk
sayfadaki başlıklara bir göz gezdirdi. Siyaset doluydu birinci sayfa. Sıkılıp
adli olayların yer aldığı üçüncü sayfayı açtı. Taksiciler, genellikle
arkadaşları ile ilgili kötü haberleri oradan alırlardı. Bir haber dikkatini
çekti. “Dün gece geç saatlerde Cebeci Asri Mezarlığında bulunan cesedin Cumhuriyet
tarihinin ilk kadın hâkimlerinden Adalet Yılmaz’a ait olduğu belirlendi. Adalet
Yılmaz’ın bulunduğu yerdeki diğer mezarların eşi ve oğluna ait olduğu
öğrenildi. Yılmaz’ın vefat ettiği gün, bankadaki tüm parasını çektiği, parayı
ikiye bölerek Seyranbağlarındaki Kız Yurdu ile Huzurevine bağışladığı
belirlendi. Polis, Adalet Yılmaz’ın mezarlığa ölmek için gittiğini düşünüyor.” Osman, bir anda sarsıldı. Gözyaşlarına engel olamıyordu. Taksici arkadaşları
hiçbir şey anlamadılar. Kendisi de anlatmadı birgün önce yaşadıklarını.
Herkesin tek bildiği Osman’ın bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında
“Gökler bile sana ağlıyor!” diyerek ağladığı… |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
MENEMENCİOĞULLARI TARİHİNDE KARAİSALI VE YAKIN ÇEVRESİNDE GEÇEN KAZA, KÖY VE YER ADLARI - 05/08/2024 |
MENEMENCİOĞULLARI TARİHİNDE KARAİSALI VE YAKIN ÇEVRESİNDE GEÇEN KAZA, KÖY VE YER ADLARI |
MENEMENCİOĞULLARI TARİHİNDE KARAİSALI VE YAKIN ÇEVRESİNDE GEÇEN KAZA, KÖY VE YER ADLARI - 23/07/2024 |
MENEMENCİOĞULLARI TARİHİNDE KARAİSALI VE YAKIN ÇEVRESİNDE GEÇEN KAZA, KÖY VE YER ADLARI |
SİYASİ PARTİLERİN KURULMASI VE KAPATILMASINA DAİR DÜŞÜNCELERİM - 17/06/2024 |
SİYASİ PARTİLERİN KURULMASI VE KAPATILMASINA DAİR DÜŞÜNCELERİM |
BÜYÜKŞEHİRLERDE MUHTARLIK KALDIRILMALI - 04/04/2024 |
BÜYÜKŞEHİRLERDE MUHTARLIK KALDIRILMALI |
ELLİ YIL ÖNCESİNDEN BİR HATIRLAMA - 03/12/2023 |
ELLİ YIL ÖNCESİNDEN BİR HATIRLAMA |
CHP KURULTAYINDA DEMOKRASİ SINAVI.. - 06/11/2023 |
CHP KURULTAYINDA DEMOKRASİ SINAVI.. |
TÜRKLÜK BİLİNCİNİ KORUMAK (12 Eylül yıldönümünde) - 13/09/2023 |
TÜRKLÜK BİLİNCİNİ KORUMAK (12 Eylül yıldönümünde) |
ÇECELİ DEĞİL KARAİSALI - 12/08/2023 |
ÇECELİ DEĞİL KARAİSALI |
BUNDAN SONRA NE OLUR? - 01/06/2023 |
BUNDAN SONRA NE OLUR? |
Devamı |