Karşılaştığım kişiler bana sık sık “Karaisalı’da ne var ne yok?” diye sorarlar.

Biliyorsunuz, insan vücudunda atar damar, toplardamar ve kılcal damarlar vardır. Atardamarlar, kanı kalpten vücudumuzun farklı bölgelerine gönderir. Toplardamarlar ise, kanı kalbe getirirler. Kılcal damarlar da atar damarlar ile toplardamarları birleştiren ince damarlardır.

Ben yıllarımı Karaisalı’ya verdim. 30 yıldır basın yolu ile hizmet etmekteyim. Karaisalı’nın kılcal damarlarını, atar ve toplardamarlarını bilirim. Bilmediğim şeyler de var. Örneğin Badıras Mezarlığını yeni duydum. Bu mezarlığın öyküsünü sonra yazacağım.

Karaisalı’nın dün ana caddelerinde yürüdüm. Karaisalı girişinde indim, Orman İşletme Müdürlüğü’ne çıktım. Müdür Mustafa Turpçu izine ayrılmış, görüşemedim. Karaisalı’da gelişen malum olayları bizzat kendisinden öğrenmek istedim, ama olmadı.

Ayyıldız Dersanesi’ne uğradım. Sayın Şekerci yok, sanırım dershaneyi bir eğitimciye devretmiş, görüşemedim.

Sağlık Meslek Lisesi’ne gittim. Okul Müdürü Şakir Bircan Beyi bulamadım.

Turgut Özal Bulvarında yürümeye başladım. Kutlu Aktaş Bulvarı, T. Özal Bulvarı ve Cumhuriyet Caddesi’nin birleştiği noktada  (Kuşçu Petrol önü) yola kilit parke döşeme çalışmaları hummalı bir şekilde sürüyordu. Üzüldüm. Halen bu yanlışlıkta niye ısrar ederler anlamıyorum. Ağır tonajlı araçların geçtiği bu yolda kilit parke taşı döşemek akıllıca bir iş değil. Yazık bu kadar emeğe ve paraya. Belediyeler yollara kilit parke değil, asfalt döşemelidir. Kaldırımlara, yürüyüş yollarına, park içine vs. kilit parke döşemek estetik görüntü açısından yararlıdır. Çünkü ana yollara veya ara yollara döşenen kilit parkeler kırılmakta, yollar fiziki haritalara benzemektedir. Şimdi bu hastalık köylere de sıçradı. İhaleler ile bu hizmetler köylere de götürülüyor ama, çok yakın bir zamanda ne kadar haklı olarak yazdığım ortaya çıkacaktır.

Karaisalı’nın atar damarlarında, yokuş yukarısı yürümek güç ve enerji gerektirir.  Kebapçı Ramazan’ın mütevazi dükkanında öğle yemeğimi yedikten sonra merkeze doğru tırmanış başladı. Devlet Hastanesi’ne geldim. Yüzde 90 oranında bitmiş görünüyor. Kaba inşaat tamamlanmış, ince işler denilen sıva, boyalar bitirilmiş, kapı, pencereler takılmış. İç tefrişat ve çevre düzenlemesi kalmış. Eylül ayında yapımcı firmanın bitirip binayı teslim etmesi gerekiyor. Ama ödenek olmadığı için iş yavaşlamış biraz. İşte tam burada siyasi desteğe ihtiyaç var. AK Parti Karaisalı İlçe Başkanı Sayın Ünal Işık ve Milletvekilimiz Sayın Fatoş Gürkan’ın devreye girmesi gerekiyor. Belki de girişimlerde bulunmuşlardır. Bize de yansıtırlarsa, onu da sütunlarımıza memnuniyetle alırız.

AK Parti Karaisalı İlçe eski Başkanı Sayın Müslüm Öveç’i tepeleyerek geçmek doğru olmazdı. Ona uğradım, sıcak çayını ve sohbetini içtim. Dünya, ülke ve ilçe gündemine hakim, kendini bu konularda iyi yetiştirmiş, iyi bir ideolog ve pratisyen olarak gördüm onu her zaman. Karaisalı’nın en iyi kanaat önderlerinden biridir. Yerel seçimlerle ilgili projelerini sordum, henüz erken olduğunu beyan etti. Ben de saygı duydum, üstelemedim.

Bitişikteki değerli dostum, Yahya Demir’e (Zeliş Giyim)  geçtim, namaz kılıyordu, sessizce oradan çıktım.

Karaisalı Belediyesi’ne vardığımda Sayın Başkan Babacan Durak ile kapıda karşılaştım. Özel arabasına binmek üzere idi. Makam arabası arıza yapmış, Adana’da Belediye Meclis toplantısına bir haftadır özel arabası ile gidip geliyordu. Bravo dedim.

Bunu başkan Durak’a da dün söyledim. Aslında Karaisalı Belediyesi’ne arazi şartlarına uyumlu olacak güzel bir Jeep (Cip) lazım. Artık Belediye tüm köylere hizmet götürecek. Bütün köyler ilçe belediyesine bağlanıyor. Artık cipi kendisi mi alır, yoksa yeni gelecek bir belediye başkanı mı alır bilemiyorum. Onu vatandaş bilecek,  sandık bilecek. Hayırlısı ise ne ise o olsun.

Ahmet Cevdet Yeğanağa’a selam verdim. Etekli Köyünden Ali Ünal ile sohbet ettim.

Ali Çopuroğlu ile karşılaştım. Bana bir fotokopi verdi. Başuzman-E. Başkontrolör Doğan Türksözlü ve Em.Sayıştay uz. Denetcisi Cemalettin Helvacıoğlu’ndan oluşan iki kişilik Bilirkişi Heyetinin raporu, Ankara 9. Sulh Ceza mahkemesi Hakimliği’ne verilmiş ancak rapor Karaisalı Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiş. Ali Çopuroğlu 24 yıldır bir hukuk mücadelesi veriyor. Davaları kazanmış. Belediye yönetimleri bugüne kadar mahkeme kararlarını uygulamamış. Raporun sonuç bölümünde bilirkişiler Ali Çopuroğlu’nun  mağduriyete uğradığını beyan ederek, kararları uygulamayan eski Başkan Hasan Hüseyin Kuşçu, Belediye eski Fen İşleri Müdürü Mehmet Gildir, Karaisalı Belediye Başkanı Babacan Durak ve şuan ki Fen İşleri Müdürü Cumali Özcan’ın görevlerini ihmal etmek suretiyle görevlerini kötüye kullandıkları sonuç ve kanaatine varmışlar. Takdiri de mahkemeye bırakmışlar. Mahkeme ne karar verecek bilemeyiz.

   Ama Ali Çopuroğlu diyor ki, “Karaisalı’ya kim belediye başkanı olmak istiyorsa, gelip benden icazet almak zorunda.” Evet, aday adaylarına duyurulur.

Atatürk parkı Çay Bahçesi sakin görünüyordu. Siyasetin kulis merkezlerinden biri olan Çay Bahçesi boştu.

Beni sevindiren bir şey oldu. Karaisalı’nın kasapları yıllardır hal içindeki dükkanlarından çıkmalarına ilçe merkezine veya yeni yerlere dükkan açmalarına müsaade edilmiyordu. Ziraat Bankası’nın tam karşısına Kasap Orhan son derece modern bir görünümlü kasap dükkanı açmıştı. Şimdi işlerin daha iyi olduğunu söyledi. Diğer kasaplarda ilçenin değişik yerlerine taşınmışlar. Hal içinde 2 dükkan kalmış. Darısı da onlara..

Karaisalı’da siyasetin duayenlerinden Gaffar Özdemir de beni kahve içmeye işyerine davet etti. Kabul ettim. Bu arada MHP’nin 3 dönemdir İl Genel Meclisi üyesi Sayın Nevzat Özgün ile karşılaştım. Birlikte kahve içtik. Gaffar bey, Nevzat Bey ve ben Karaisalı’nın siyaset kazanını kaynattık, altına biraz daha odun attık. Nevzat Bey 20 yıldır ilçede, ilçe başkanlığı, Kızılay Başkanlığı (halen devam ediyor) ve üç kez üst üste İl Genel Meclisi Üyesi seçilerek rekor kıran bir kişi. Tecrübeli bir kişi. Tecrübe ne demekti? Hayatta yenilen kazıkların toplamına tecrübe deniyordu. Karaisalı Belediye Başkanlığı’na aday olur mu? Kendisine sordum. Şuan için böyle bir talebi olmadığını söylüyor. Ama şartların ileride neler getireceğini de bilemediği için temkinli konuşuyor. Ne de olsa tecrübeli bir kişi.

 Gaffar Bey ile vedalaşıp Karaisalı Kaymakamlığı’na geçtim. Adana’da yaşanan gezi Parkı eylemleri sırasında köprüden düşerek şehit olan Komiser Mustafa Sarı’nın akrabası olması nedeniyle Kaymakamımız Sayın Hidayet Sarı’ya baş sağlığı diledikten sonra tekrar Adana’ya döndüm.

Bir günümü Karaisalı’nın atar damarlarında ziyaret yaparak geçirdim. Yarın toplardamarlarına, başka günlerde de kılcal damarlarına (köylerine) gideceğim.

6 saatlik atar damar gezimde içtiğim çayların, ayran ve kahvelerin haddi hasebı yoktu. Ama bana Karaisalı’na ne var ne yok diyenlerin de bir nebze olsun merakını dindirmiş oldum.