Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi73
Bugün Toplam571
Toplam Ziyaret1823261
M. Demirel Babacanoğlu
karaisalihaber@hotmail.com
ÇARDAK KÖYÜ ÖZGÜR İNSAN FESTİVALİ
18/06/2013

 

 

ÇARDAK

Çardak, Osmaniye’nin yemyeşil, verimli bir köyü. Osmaniye’ye 6, Adana’ya 90 km. uzaklıkta.

Osmaniye’yi geçince  Bahçe’ye doğru bir boğaz oluşuyor. Sağında, solunda  Amanoslar yükseliyor. Halk, Gavur dağları , Nur dağları, Cebelibereket diyor. Osmaniye’nin eski adı da Cebelibereket, Kınık.

Düziçi İlköğretmen Okulu’nda okurken Çardak’ın adını duyardım. Son sınıflar Çardak İlkolu’nda  da uygulama eğitimine katılırlardı. Ben de Cevdetiye Köyü’nde katılmıştım. Şimdi, o yıllarda adını bildiğim köydeyim.

Burada “Anadolu Halk Bilimleri Kültür Derneği” Başkanı İbrahim Çenet öncülüğünde “Özgür İnsan Film Festivali” yapılıyor sekiz yıldır.  Adana’da Babacanoğlu’nun ayrımında değil kimse! Bu yüzden olacak(!), Ali Ozanemre önerisiyle sekizincisine katılabiliyorum festivalin..

O yedi festivalde kim bilir hangi güzel günler yaşandı?.

 

ÇENET

Bu işin başı, İbrahim Çenet’i azıcık  tanıyalım: 1949 Osmaniye Çardak  doğumlu. İlk, orta, liseyi Osmaniye’de, Hukuk Fakültesi’ni İstanbul’da, Fransız Dili, Edebiyatını, Etimolojiyi Sorbon’da okudu. Kimi kamu/sivil kurum, kuruluşlarda  çalıştı, malulen emekli oldu. 2004’te Anadolu Halk Bilimleri Derneği’ni kurdu; başkanlığını sürdürüyor. Halkbilimle uğraşıyor. Yurt içinde, yurt dışında konferanslar veriyor. Araştırma, inceleme yapıyor, şiir, makale, biyografi yazıyor. Yayınlanmış “Bin Çiçekli Bahçe”(şiir),  Acı Çocuğu Kırağı Çalmaz, Anadolu Çingeneleri, Öz  (araştırma-inceleme) yayınlanmış kitapları bulunmaktadır. ”Karacaoğlan, “Gılgameş’den  Günümüze” adlı araştırma kitapları da yayınlanmaya hazır.

 

ÇIKIYORUZ  YOLA

Osmaniye/Çardak festivaline gideceğimizi Gençliğin Fotoğrafçısı Mesut Eray’a söylemiştim. Ali Ozanemre’nin avukatlık yazıhanesinde bekliyoruz, geldi. Bekir Dağsever’in otomobiline bindik, çıktık yola… Ali Ozanemre  kullanıyor otoyu. Hani derler ya yola gidenin işini Tanrı bilir! Osmaniye’yi geçince, Düziçi’ne gidileceği söylendi.

Taksim/Gezi Parkı olayları yükseldi. Her yerden destek veriliyor. Adana’da esirgemiyor desteğini. Bu olayları önleme sırasında Komiser Mustafa Sarı, yeni yapılmakta olan istasyon alt geçidinden düşüyor yere; 24 yaşında  dünyamızdan ayrılıyor. Bir halk çocuğu. Ona başsağlığı  dilenecek.. Az sonra, Düziçi Gömütlüğüne ulaşıyoruz. Gömüt taze, yeni ermişler toprağa. Başında insanlar.  Başsağlığı diliyoruz..

 

ÇARDAK KÖYÜNDEYİZ

Bu kez Bekir Dağsever sürüyor otoyu. Yarbaşı’nı, Kanlı Geçidi geçip, ağaçlar, bahçeler içerisindeki Çardak Köyü’ne ulaşıyoruz, varıyoruz İbrahim Çenet’in evine. Batı/doğu tarzından oluşturulmuş üç katlı bir saray! Çevresi, asma, zeytin, değişik ağaçlarla çevrilmiş büyük bir bahçe.. Vardığımızda, etkinliğin açılımı yapılmıştı.

 Abdülkadir Doğar, Adil Okay, Mustafa Söylemez, şiirlerini okudular. Osman Cavit İyigün  ülke gidişinin iyi olmadığını, “yeni dünya düzeni, düzensizliğin simgesi oluyor, dünya bir avuç zenginin elinde kalıyor, yağmalanıyor dünya, kölelik yeniden köklerine döndürülüyor..” diyor. 

Dursun Özden’i. “60 ülkeden belgesel çekmiş, Kemalist biri. Kürsüye geliyo: “Osmaniye’den, Fidel adında bir çocuğu anlatmıştım. Bu nedenle, Küba’da Fidel Kastro’nun elinden ödül aldım, teşekkür ettim; dedim ki, Türk gençleri hayran size.. O, “yo yo” dedi, biz esinimizi, ilkemizi Mustafa Kemal’den aldık, kurtuluşumuzu onunla başardık;  kimse başka önder aramasın..”  

Öyle değil mi? Niye arıyoruz biz peki?

Sonra, Ben, Ozanemre, Dağsever çağrıldık  dizildik bir masaya. Ozanemre tanıttı Karacaoğlan’ı, anlattı, Dağsever şiirlerini okudu. Ben de; “İncecikten bir kar yağar/ Tozar Elif Elif deyi/ Deli gönül Abdal olmuş/ Gezer Elif Elif deyi” (…) şiirini okudum.

 Besteci, şair Mesut Eray’ı çağırdı Ozanemre.. Benden  bestelediği “Karacaoğlan’dır” adlı şiirimi ezgi olarak seslendirdi.  “Saz elinde, söz delinde/ Ören Karacaoğlan’dır/ Dizilmiş kızlar sıraya/ Gören Karacaoğlan’dır” (…)

Osmaniye İl Kültür Müdürü Ahmet Tabur kültürel çalışmalar konusunda bilgiler verdi; Karacaoğlan, Aşık Feymani, Eyyubi’den ezbere şirler okudu.

Gençlerden oluşan müzik toplulluğu yer aldı. Aşık  İhsani’den, Mahsuniden, Karacaoğlan’dan  (…) ezgiler söylediler.  İbrahim Çenet “Bir idam mahkûmundan mesaj” adlı şiirini sundu:

“ Asın Beni- az buluyorum cezanızı/ yakın beni/ halk adına değil/ hakim güçler adına/ yargılayan hakimler/ her şey aynen dediğiniz gibi/../ işte bunun için/ ey egemenler/ asın beni/…”

 

AKŞAM

Akşam sarayın örtmesindeyiz. Önümüz yeşil bir deniz, ulaşıyor Toroslara. Akşam yemeğinden  sonra sol tarafa film gösterilecek alana geçiyoruz. Ama bir arıza  var makinede, film gösterilemiyor.. Şiir dinletisine geçiliyor. Çağrılılar şiirlerini okuyorlar.  Bana sıra gelince “Ne Olur” adlı, uzun yaşamsal bir şiirimi okuyorum. “Ey gök/ ey deniz/ ey yer/ birleş/ bir tohumda/yerleş/ evren senin içine girsin/ sen evrenin içine/doğsun/ dünya/ güneş topu gibi/ devrim/ fışkırsın/ sulasın her yeri/ patlayan sular/ kaplasın yeryüzünü/ yıksın bütün kötülükleri/ bitsin bu kavga/ bu kin/ bu savaş/….”

 

SABAH

Sabah erkenden kalkıyorum, örtmedeyim.. izliyorum güneşin doğuşunu, bakır bir sini gibi doğuyor güneş, çıkıyor Torosların ardından, siliyor yemyeşil ovayı.. Tarıyor Bahçe-Kanlıgeçit-Osmaniye arasını, serinliyor Çardak..

Amanoslar, ormanlarla sıvalı.. dağ kültürünün yelleri esiyor.. Çenet, antik kültürlerden devinimle Amanoslar’dan Aman’a oradan Kübeleye varıyor,  Kübele koyuyor kızının adını.. Kıbele’ye bir gönderme, ilk kadın, ilk insan kübele.. Ve doğuş..

Bakıyorum ovaya, ovanın yüzü evlerle dolu.. Bir gün ekilecek bir karış toprak kalmayacak.. Damların başları ekenek olarak kullanılacak.. Seyredin siz o zaman kavganın büyüğünü.. Herhalde “kıyamet” bu olmalı..

 

GÖMÜT

Gömüt, ölümü çağrıştırıyor değil mi?  

Kuşlar, hayvanlar, bitkiler, böcekler (…) ölüp toprağa karışıyor.. Ölüsüyle bile hizmet ediyorlar insana.. Ne bencil şu insan kendi ölüsünü saklıyor gömütte.. Bir işe yarasın istemiyorlar(!). Her Osmaniye’ye gitmemde, bu konuda yazılmış Ferit Başaran’ın şiiri gelir aklıma..

 “Ben ölürsem atın beni dağa taşa/ İster itler yesin tenimi/ İster böcekler”

O zamanlar (1965-Cevdetiye K. Ok. Md.) akıl edip bu şiiri istememişim  kendinden..

İçi dışı neşe, mutluluk dolu İbrahim Çenet bunları düşünmemiş değildir! Ama neden bilinmez, annesinin gömütü karşı tepede!

 

CUMHURİYET MEYDANI

Osmaniye, eski adı “Kınık.” Tarihe bakınca Osmaniye’nin yerinde değil Kınık, Dörtyol yakınlarında bir yerde. Fırkai Islahiye ordusuyla gelen Cevdet Paşa Yörükleri zorla yerleştirir ovaya; Osmaniye’yi  kurar. Kınık taşınır buraya..

Şimdi biz Kınık’ta, Cumhuriyet Meydanı’ndayız.(Bkz. İsmet İpek-Osmaniyeli, 2009) Yürüyüş yapacağız; “Her şey sanat için.. Yaşar Kemal, İlhan Selçuk, Muazzez İlmiye Çığ, Oktay Sinanoğlu, Mehmet Aksoy, Arif Keskiner, Olof  Palme .. fotoğraflarını, resim, karikatür, heykel, rölyef sergilerini izliyoruz. Anadolu Halk Bilimleri ve Kültür Derneği, özgür insan ödülü vermiş bu insanlara..  Şimdi sıra olduk, yürüyüşteyiz. İnadına sanat/ Her şey sanat için/ Sanatsız kalan bir ulusun, yaşam damarlarından bir kopmuş demektir diyoruz..

 

KESKİNER

Zaman akşam; Sinemacı yazar Arif Keskiner bekleniyor. Gelinceye dek şiir okunuyor, müzik çalınıyor. “Gönül gurbet ele gitme/ Ya gelinir, ya gelinmez/…” diyor aşık. Geliyor Keskiner, kürsüde şimdi. Uzunca boylu, ak sakallı biri.. Sinemada, anı yazmada ün yapmış, birçok ödüller almış  Osmaniyeli bir sanat adamı. Yaşamöyküsünü anlatıyor. “Sanat fışkırıyor Çukurova’da”  diyor. Osmaniyeliler gelemediler, ne zaman gelecek diye soruyor.. Osmaniyeli hangi yazarına, sanatçısına sahip çıkmış ki gelsin?!  Osmaniye’ey açılan müzeyi,  Yaşar Kemal’in köyüne açılan Yaşar Kemal Kültürevi’ni beğendiğini; Yaşar  Kemal’i yazacağını söylüyor. Dernek Başkanı İbrahim Çenet tarafından özgür insan ödülü sunuluyor..Alkışlanıyor. Tebrik ediyoruz. “Teyzemin Köseleri” adlı masal kitabımı imzalayıp veriyorum. Hemen ısınıveriyoruz birbirimize..

 

BELGESEL FİLM

Ödül alan kısa-belgesel, filmler gösteriliyor.. Belgesellerle tanıtılıyoruz. Ceyhan Irmağı belgeselin biri; Mustafa Yüksel çekmiş;  suyun serüveni anlatılıyor. Diğeri ‘Limonlu kahve”, Medet Dilek’in çektiği film, kandırılan kızların filmi..  Acı veriyor insana. Babası anası bile satabiliyor kızı.. Olmaz diyorsunuz böyle şey.. Ama oluyor.. Ne zaman insan meta olmaktan kurtulursa kurtulacak bu işkenceden..

 

KIRMITLI

Akşam oluyor, sabah oluyor.. Geziye çıkıyoruz, ilkin  Kırmıtlı’ya varıyoruz.. Kuş cennetine geldik diyoruz; ne gezer?  Her taraf sulak, gölet, söğüt ağacı, çakıl.. ama kuş yok.. Bekçi karşılıyor bizi.  Kuşlar, sıcak saatlerde ağaçlarda, gölge derinliklerinde saklanıyor.. akşam , sabah serinliğinde çıkıyor” diyor. Kuşları görmeden ayrılıyoruz .

 

GÖKÇEDAM

Az sonra Gökçedam Köyü’ndeyiz. “Göğceli” de deniyor.  Eski adı Hemite. Çukurova’nın ünlü yazarlarından Yaşar Kemal’in köyü. Ceyhan Irmağı kıyısında kurulmuş, sulak, zengin verimli topraklara sahip.  

1993  yılıydı, buraya gelmiştik. Adana-Seyhan Belediyesi Başkanı Yalçın Akyol’du. Köye, İnce Memed anıtı dikilmesi için girişimde bulunmuş, başarmıştı.

3 Nisan’da oradaydık. Göğceli’nin sırtında bulanan dağlardan büyük kaya parçaları indirilmişti. Ünlü şairler yazarlar (Oktay Akbal, Demirtaş Ceyhun, Yaşar Kemal…) oradaydılar. 8 Mayıs günü heykel hazırdı. Açılışı yapıldı.(MDB, Şenliklere Gül Sunuyoruz, Aykırısanat 1993/6. s.)  Anıt üzerinde, bahçesinde  yeniden çalışılmış, Yaşar Kemal Kültürevi  yapılmış  bir köşesine.. Bir köşesine de kafe açılmış.. Dinlenilecek alanlar oluşturulmuş.. Çok güzel, çok iyi; elbet böyle olmalıydı. Açılışı yapılmış 2013, 26  mayısta. Amaaa, anıtı yontanın, diktirenin adı yok.. Bir etiketçik de mi konamazdı?

 KASTABALA

Kastabala, Osmaniye’ye 15 km kadar kuzeyde. Çevresinde Kesmeburun, Cevdeditey, Hemite köyleri var. 1965 yılında Cevdetiye İlkolu uygulama eğitiminde bulunduğum sıralarda görmüştüm Kastabala’yı. Sonra birkaç kez daha gördüm. Her görüşümde  Kastabala’dan bir şeyler eksildiğini duyumsadım. Şimdi girişe bir bekçi barakası koymuşlar.. Sütunlu yolu açmışlar keçpüçe.. Kale yıkılmış, antik tiyatro yok. Taş değil mi yok olursa olsun.. anlayışı mı egemen mi burada?  Kalıntılar böyle, böyle mi gidiyor?..

 

 Sonuç

Güzeldi her şey..

 



3576 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ATATÜRK ÖLDÜ MÜ - 09/11/2024
Yazan: M. Demirel Babacanoğlu
GEÇMİŞTEKİ BEN…/ Öykü - 24/10/2024
GEÇMİŞTEKİ BEN…/ Öykü
OKULLARDA TEMİZLİK - 19/10/2024
OKULLARDA TEMİZLİK
CEM SULTAN - 09/10/2024
CEM SULTAN
UYKUSUZLUK ÖYKÜSÜ - 06/10/2024
UYKUSUZLUK ÖYKÜSÜ
YAŞAM BU BUDEĞİL Mİ - 05/08/2024
YAŞAM BU BU DEĞİL Mİ
ÜZÜM VE YARARLARI - 29/07/2024
ÜZÜM VE YARARLARI
İNSANLIK SAVAŞLA DENENMEZ - 20/07/2024
İNSANLIK SAVAŞLA DENENMEZ
MADIMAK - 03/07/2024
MADIMAK
 Devamı
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028