Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi65
Bugün Toplam315
Toplam Ziyaret1823005
Vahit Şahin
karaisalihaber@hotmail.com
Taş Ocaklarının Çevreye Etkileri
18/06/2013
Değerli Karaisalılar,Bildiğiniz gibi ilçemizde biri Kaksan olmak üzere iki tane taş ocağı vardır. İkisi de Hasan Dağı eteğindedir. Hasan Dağı'nın altı oyulmaktadır. Bunlar olmuş-bitmiş şeyler. Bunlardan daha korkuncu ise Hasan Dağı ve çevresine 9 adet firma taş ocağı kurmak için ruhsat almıştır. İşletmeye açılabilmesi için duyarlı kurumlarımız görsel kirlilik oluşturacağı için olumsuz ÇED raporları vermişlerdir. Bu demek değildir ki ileride olumlu rapor alamayacakları anlamına gelmez. "Burası Türkiye her şey olur" sözünden hareketle ne olacağını bilemiyoruz. Aşağıda sizlere sunduğumuz yazıyı iyi anlamanızı özellikle istirham ediyorum. Yerel yöneticilerimiz, kamu kurumlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız ve vatandaşlarımız uyanık olmak zorundayız.İşte taş ocaklarının çevreye verdiği zararları göz önüne seren bilimsel yazı. Lütfen iyi okunuz: "Taşocağı, taş çıkartmak için yerkabuğunun yüzeyinde açılan ocaktır. Ocaktan çıkartılan taş, ya belirli boyutlarda bloklar halinde ya da kırılarak küçük parçalar halinde çıkarılır. Taş ocakları, genellikle inşaatlarda ve sanayide gerekli olan çeşitli türden sert taş, kırma taş, kum, asfalt yapımı için mıcır, karayolu ve demir yolunda dolgu malzemesi, sıva malzemesi, çimento ve beton üretimi amacıyla kurulmaktadır. Taş ocaklarında üretilen ve mıcır olarak kullanılan kayaçlar; granit, kumtaşı ve kireç taşıdır. Yol yapımında, traverslerinin altına sermek için, beton yapımında da kırılmış granit ve kumtaşı kullanılmaktadır. Aynı amaçlarla kireçtaşı da kullanılmaktadır. Kireçtaşı bundan başka kireç haline getirilerek kimya sanayisinde ve tarımda kullanılmaktadır. Bir taş ocağı yaklaşık olarak 1000- 2500 m2 alan üzerine kurulmaktadır.Yılda yaklaşık üretim miktarı 24000 m3`tür. Bu miktarlar işletmenin çalışma kapasitesine göre değişiklik göstermektedir. Bu ve benzeri işletmelerin çalışmalarını düzenleyen mevzuat 30.02.2005 tarih ve 25716 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maden Kanunu ve Taş Ocakları Tüzüğü`dür. Taş ocakları tüzüğünün 23. maddesinde, taş ocağının alması gereken tedbirler açıkça belirtilmesine rağmen, bu konuda işletmeler gerekli hassasiyeti göstermemektedirler. Tüzük maddesinde; "Ocaklar, umuma ve diğer kişilere ait yol, kuyu, çeşme ve binalara zarar vermeyecek bir mesafede açılacaktır. Açılacak ocakların işletilmesi için bant kullanılması gerektiği takdirde herhangi bir sakıncaya meydan vermemek için ocak sahibi tarafından gerekli önlemler alınıp uygulanacaktır; ocak açanlar ve işletenler koruma (güvenlik) bakımından ilgili mahalli makamlardan gelecek her çeşit ikazı kabul edip yerine getirmeye mecburdur" denilmektedir. Tüzük maddesinde de belirtildiği gibi taş ocaklarına ruhsat ve izin verilme şartı bu tesislerin çevreye zarar vermemesine bağlanmıştır. Halbuki, taş ocağı olarak faaliyet gösteren işletmelerden sıvı ve katı atıklar, toz, duman, gürültü ve sarsıntı gibi değişik kirleticiler çevreye verilmektedir.Taş ocaklarının faaliyetleri sonucu oluşan tozların bitkiler üzerine olumsuz etkileri birçok araştırıcı tarafından incelenmiştir. Bu taş ocaklarının yakın çevresinde yaşayanların, bu işletmelerin çevreye ve kendileri üzerine olan etkilerinden rahatsız oldukları gözlenmiştir. Çimento tozunun da bazı bitkilerin gelişimi üzerine belirgin bir etkisi olduğu ve çevre kalitesini kötüleştirdiği yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Çimento fabrikası çevresinde çimento tozlarının etkisinde yetiştirilen fasulye, bakla ve buğday bitkilerinin büyümesinde önemli bir azalma olduğu bildirilmiştir.Hava kirleticilerinin, bitki örtüsü ve ekili alanların zarar görmesine neden olduğu belirlenmiştir. Çimento fabrikalarından çıkan tozların vejetasyon üzerine olumsuz etkilerinin daha çok bitkinin büyümesini engelleyici yönde olduğu tespit edilmiştir. Yaptığımız bir araştırmada, Gaziantep`teki taş ocaklarının çevresel etkilerini tespit etmek amacıyla il sınırları içerisinde faaliyette bulunan taş ocaklarına gidilmiş ve taş ocaklarının işletmecilerinden ocakların çalışma sistemleri hakkında bilgiler alınmıştır. Taş ocaklarından çevreye verilen atık maddeler tespit edilerek bunların taş ocakları çevresindeki bitki örtüsüne, toprak yapısına, hava kalitesine, tarım alanlarına ve canlı habitatlarına olan etkileri gözlemlenmiş ve fotoğrafları çekilmiştir.Taş ocaklarının atıklarından etkilenen alanlardaki bitkiler ile uzak mesafedeki etkilenmeyen alanlardaki bitkilerden örnekler alınmıştır. Patlayıcılar: Taş ocaklarından çevreye kireç tozu, duman, sıvı ve katı atıklar, patlama sonucu meydana gelen sarsıntı, gürültü ve görüntü bozukluğu gibi kirlilik etmenlerinin verildiği tespit edilmiştir. Bu kirlilikler başlıca şu işlemler sırasında oluşmaktadır. Kayacın patlatılması sırasında sarsıntı, titreşim ve görüntü kirliliği. Kamyonlara yüklenme sırasında toz ve duman. Kamyonun ham madde silosuna taşınması sırasında yol ve kamyonun üzerinden çıkan toz. Kamyonun malzemeyi boşaltması sırasında toz. Kırma işlemlerinde sarsıntı ve toz. Bantlarda taşınırken toz. Elekleme işlemi sırasında toz. Mamulün kamyonlara yüklenmesi sırasında toz.Mamulün kullanım yerine taşınması sırasında gerek yol gerekse kamyonun üzerindeki mamulden çıkan toz.Çalışan insanların temel ihtiyaçları sonucunda çevreye verilen katı ve sıvı atıklar. Sıvı Atıklar: Taş ocağında ortalama çalışan kişi sayısı, işletmenin büyüklüğüne göre 5- 20 arasında değişmektedir. Kişi başına kullanılacak sarfiyat 150 litre/kişi olduğundan 750- 3000 litre/gün arasında bir atık su oluşmaktadır. Katı Atıklar: Faaliyet alanında arazi hazırlanması ve işletilmesi esnasında oluşacak evsel atık 3,5- 14 kg/gün arasında olacaktır. Toz ve Yağ Atıkları: Taş ocaklarından çevreye yayılan ve en fazla zarar veren atık tozlardır. Tozlar hem bitkiler, hem de insanlar üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Bu tozlar işletmenin çalışmaları sırasında (taş kırma, yükleme, taşıma, stoklama vb.) oluşmakta ve hava kalitesini bozarak insan sağlığı üzerine olumsuz etkiler yapmaktadır. Toz atıkların bitkiler üzerine yaptığı olumsuz etkiler, bitkiler üzerine gelen kireç tozunun beyaz ve kalın bir tabaka yaparak, bitkilerin fotosentez ile solunum için gaz alışverişini sağladığı yaprak yüzeyinde bulunan stomaların üzerini kaplaması ve bunun sonucunda fotosentez hızını azaltması veya tamamıyla durdurması ve solunumu engellemesi şeklinde olmaktadır.Bunun sonucunda bitkinin hayati faaliyetlerinde bir azalma meydana gelmekte ve bitkilerin gelişmelerini durdurmaktadır. Bitkilere verdiği zarar yanında diğer canlılar da olumsuz etkilenmektedir. Tozun bir başka etkisi de görsel kirlilik. Taş ocağının çevresi tamamı ile beyaz kireçtozu ile kaplanmakta ve göze hiçte hoş görünmeyen bir manzara oluşturmaktadır. Ayrıca, yola yakın olan ocaklardan çıkan tozlar asfalt yol üzerine gelmekte ve bu tozların hafif bir yağmur veya su ile ıslanması sonucunda, yol son derece kayganlaşmakta ve bir tabaka oluşturmaktadır. Bu da sürücüler için tehlikeli bir durum oluşturmaktadır. Tozlanma, ürünün kamyona yüklenmesi, nakliyesi ve depolanması sırasında oluşmaktadır. Patlayıcılar: Taş ocaklarında malzemenin çıkarılması sırasında kullanılan patlayıcılardan kaynaklanan başlıca iki etki vardır. Bunların birincisi, patlayıcıdan kaynaklanan gürültü kirliliği, ikincisi de meydana gelen sarsıntılardır. Bu iki etki de insan sağlığı üzerine doğrudan olumsuz etki yapmaktadır. Patlamalardan kaynaklanan sarsıntılar yakın çevrede yaşayan insanları korkutmakta ve psikolojileri üzerine olumsuz etkiler yapabilmektedir.Sarsıntı şiddeti kullanılan patlayıcı miktarı ve kullanılma metoduna göre değişiklik gösterir. Patlayıcılardan kaynaklanan sarsıntılar aynı zamanda yerleşim alanlarındaki binalar üzerine de etki yapmaktadır. Taş ocaklarında devamlı olarak kullanılan patlayıcıların sebep olduğu sürekli sarsıntılar binalarda zamanla deformasyon ve çatlaklara sebep olabilmektedir. Flora ve Fauna Üzerine Etkileri: Bilindiği üzere Güney Doğu Anadolu Bölgesi floristik açıdan en az araştırılmış olan bölgelerimizden biridir. Bu alanın floristik kompozisyonu tam olarak ortaya konmadan taş ocağı vb. kuruluşların faaliyetlerine izin verilmesi taş ocağının kurulacağı alanın ve çevresinin florasına olumsuz etki yapacak, varsa alanda bulunan nadir ve nesli tükenmekte olan bitkilerle, endemik bitkilerin, yaşam alanların, hayvan yuva ve barınaklarının yok olmasına sebep olacaktır. Çünkü taş ocağının kurulacağı alan yüzeysel olarak tıraşlanmaktadır. Bu da bitkilerin ve hayvanların yaşamlarının ve habitatlarının yok olmasına sebep olmaktadır. Toprak üzerine etkisi: Gaziantep`te faaliyet gösteren taş ocaklarından aşırı miktarlarda kireç tozları yayılmaktadır. Bu kirecin kısa zamanda bitki üzerinde olumsuz etkisi olmadığı, fakat uzun yıllar toprakta biriken kirecin toprağı bazikleştirdiği, bunun da bitkinin mineral maddelerden istifadesini kısıtladığı yapılan çalışmalarda ortaya konmuştur.Çeşitli bitkilerin yapraklarında yaşa bağlı olarak kalsiyum minerali konsantrasyonu artmaktadır. Kalsiyum genellikle bitkilerin genç kısımlarında eksiktir. Toprakta kalsiyumun artması zamanla bit- kide birikecek ve toksik etki yapmaya başlayacaktır. Kalsiyum toprakta genellikle Ca++, CaCO3, CaSO4 şeklinde bulunur. Kurak bölge toprakları kalsiyumca zengindir. Bu durum yağış nedeniyle yıkanmanın az olmasından kaynaklanmaktadır. Kalsiyumun bazik karakterli topraklarda (kurak bölge topraklarında) aşırı artması, zamanla toprağın organik maddelerce azalmasına ve toprağın verimsizleşmesine sebep olur. Bunu bir Alman atasözü şöyle anlatmaktadır. "Kireç, babaları zengin, fakat oğulları yoksul yapar." Hava kirliliği üzerine etkisi: Bitkiler hava kirliliğinden olumsuz yönde etkilenmektedirler. Hava kirleticilerinin bazılarının çiçeklerin tozlaşmasında görevli böcekler için de zararlı olduğu bilinmektedir. Yapılan çalışmalarda üreme organları içinde hava kirliliğinden en çok etkilenen yapının polenler olduğu anlaşılmıştır. Kültür ortamında polenin aşırı hassasiyetinden dolayı bazı bilim adamları polenlerin hava kirliliğinde biyolojik belirteç olarak kullanılabileceğini belirtmişlerdir.Taş ocaklarından çıkan toz ve duman aşırı derecede hava kirliliğine sebep olmakta, bu ocakların tarım arazilerine ve ormanlık sahalara yakın olması sebebiyle de bu alanlar tehdit altına girmektedir. Taş ocaklarına yakın yerleşim yerlerinde, yaz aylarında yörede yetiştirilen bitkilerin üzerinin kireç tozuyla kaplandığı ve bitkilerin canlı görünümlerinin azaldığı görülmüştür. Sonuç olarak, taş ocağı açılmadan önce çalışma alanının üst tabakası 0-20 cm. kalınlıkta sıyrıldığı için bu alandaki bitki türleri, hayvanlar ve hayvan yuvaları yok olmaktadır. Taş ocağının bulunduğu alanda tepeliklerden malzemeler çıkarıldığından yer yüzü şekilleri bozulmakta bir tarafı yenmiş gibi duran yarım tepelikler ve çukurluklar oluşmaktadır. Taş ocaklarının bulunduğu alanda çevreye verdiği en büyük zarar ocaktan çıkan toz ve dumandır. Çıkan bu tozlar çevredeki bitki örtüsünün üzerini beyaz bir tabaka şeklinde örtmektedir. Bitkilerin yüzeyinin bu toz tabakasıyla kaplanması sonucunda yapraklar yüzeyinde bulunan stoma açıklıkları kapanmakta, bu da bitkinin gaz alış verişi yapmasını, solunum ve fotosentezi azaltmaktadır. Stomaların kapanması terlemeyi de azaltacağından bitkinin topraktan su alması güçleşmektedir. Yaprak yüzeyindeki toz tabakası klorofilleri maskeleyerek güneşten istifadeyi azaltmaktadır. Yeterli ışık olmayan yaprakta zamanla klorofil sentezi de engellenir ve yapraklar sararır. Bu sürecin devam etmesiyle bitkinin büyüme hızı ve gelişmesi yavaşlamaktadır.Bu durum taş ocaklarının etrafındaki alanlara bakıldığında bariz bir şekilde görülmektedir. Taş ocaklarının bulunduğu yere yakın olan tarım alanları da çıkan kireç tozundan dolayı kireçlenmekte, kireçde toprağın asit-baz dengesini bozduğundan toprak olumsuz etkilenmektedir. Ayrıca Gaziantep`te antepfıstığı ve zeytin üretimi yapıldığından, yakınında taş ocağı bulunan bahçelerde verim düşüklüğü ve meyvede küçülme görülmektedir. Taş ocaklarına yakın yerlerde bulunan endemik türlerin yaşamlarını devam ettirmeleri bu olumsuz etkiler sonucunda tehlike altına girmektedir. Alanda E. Özuslu tarafından yapılan floristik çalışmada 36 endemik takson tespit edilmiştir. Bu bitkiler taş ocaklarının faaliyetleri sonucunda habitatlarının yok olması sebebiyle yaşayamamaktadır.Faaliyet gösteren bu taş ocaklarının yakınlarında bulunan yerleşim alanları, taş ocaklarındaki patlatma işlemi sonucunda, gürültü ve sarsıntı kirliliğine maruz kalmakta, kuyu ve dereler taşmaktadır. Patlama ve sarsıntılar sonucunda yöre halkında korku ve huzursuzluklar da meydana gelmektedir. Öneriler: Kayacın patlatılması, kamyona yüklenmesi, ham madde silosuna taşınması, kamyonun malzemeyi boşaltması, kırma işlemleri, bantlarda taşınma, elekleme, mamulün kamyonlara yüklenmesi, kullanım yerine taşınması, çalışan insanların temel ihtiyaçlarını karşılaması vb. işlemler sırasında çevreye verilen zararlı atıkların, çevreye yayılmasının önlenmesi veya en aza indirilmesi amacıyla şu işlemlerin yapılması önerilmektedir; Kayacın patlatılması için patlayıcının çok miktarda kullanılması yerine, çok sayıda yere az miktarda patlayıcı kullanılarak yapılmalıdır.Malzeme kamyona yüklenmesi sırasında spreyleme yöntemiyle nemlendirilmeli ve mesafe uzaksa kamyonun üzerine branda çekilmelidir. Ayrıca kamyonun ham madde silosuna geçişte kullandığı yol asfaltlanmalı veya toz kalkmasını önleyecek duruma getirilmelidir. Malzemenin ham madde silosuna aktarılması sırasında çıkan tozun en aza indirilmesi için malzeme nemlendirilmelidir. Malzemenin kırılması ve bantlarda eleklere taşınması sırasında çıkan toz ve dumanın önlenmesi amacıyla kapalı sistemler (su pulverizasyon toz indirgeme sistemi) kullanılmalı ve sprey sulama yapılmalıdır. Mamul kamyonlarla taşınırken çıkan toz, duman ve iri taneli malzemenin çevreye yayılmasının engellenmesi için kamyon üzerine branda çekilmelidir. Böylece çeşitli büyüklükteki taşların seyir halindeyken can ve mal güvenliğini tehdit etmemesi sağlanmalıdır. Endemik bitkilerin bulunduğu alanlara yakın yerlerde bu işletmelere izin verilmemelidir.”  


3491 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KARAİSALI ARŞİVİMDEN (8) - 24/06/2024
KARAİSALI ARŞİVİMDEN (8)
KARAİSALI'DA ‘’MEMMED GİBİ’’ OLMAK!!! - 21/05/2024
KARAİSALI'DA ‘’MEMMED GİBİ’’ OLMAK!!!
KARAİSALISPOR KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞUYOR - 16/05/2024
KARAİSALISPOR KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞUYOR
“KUTSAL TOPRAKLARA” KISA BİR YOLCULUK - 15/05/2024
“KUTSAL TOPRAKLARA” KISA BİR YOLCULUK
KARAİSALI GAZETESİ ARŞİVİMDEN (7) - 17/12/2023
KARAİSALI GAZETESİ ARŞİVİMDEN (7)
KARAİSALI GAZETESİ ARŞİVİMDEN (6) - 15/10/2023
KARAİSALI GAZETESİ ARŞİVİMDEN (6)
KARAİSALI ARŞİVİMDEN (5) - 13/10/2023
KARAİSALI ARŞİVİMDEN (5)
BABACANOĞLU İLE İKİ SAAT - 28/09/2023
BABACANOĞLU İLE İKİ SAAT
KARAİSALI GAZETESİ ARŞİVİMDEN (4) - 26/09/2023
KARAİSALI GAZETESİ ARŞİVİMDEN (4)
 Devamı
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028