Nedenlerini yazmayacağım. Herkes biliyor.

Karaisalı tarihinde ilk kez böyle bir şeye tanık oluyoruz.

Daha neler göreceğiz kim bilir?

Allah beterinden saklasın.

Kendi duama kendim AMİN diyeyim.

Ben taraf tutmam, tutamam.

Her iki kesimde dostlarım (AK Parti-MHP) var.

Bir de bu güreşleri boykot edenler var. İçlerinde muhtarlarımız var. 

Muhtar deyip geçmeyin. Muhtar demek köy demektir, muhtar demek mahalle demektir. Muhtarlarımız güreş tertip ederler mi? Sanmıyorum. Onlar sadece boykot edebilirler.

Kimileri o gün Hasan Dağı’na çıkacak. Fidan dikim dönemi değil ama, yangın alanında, siyah kömürlerin içinde gezecek, yanan çamları, harnupları, akasyaları, yılanları, çıyanları, tosbağaları ağlayarak izleyeceklerdir.

Bir de dördüncü kesim var. 

Nötr olanlar.

Yani, ne olumlu ne de olumsuz düşünme eylemi.

Benim gibi.

Bizim gibiler ne taraf olur, ne de bertaraf.

İzliyoruz sessizce.

Belki güleceğiz ağlanacak hallerine.

Güreş Ağası Fatoş Hanım ilan edilse ne olur, Hüseyin Sözlü veya başka biri açıklansa ne olur?

Su Battığına veya Lahanalığa Mustafa Yıldızdoğan gelse ne olur, Gülşen Kutlu gelse ne olur?

Benim oyumun rengini değiştirebilirler mi?

Her iki güreşi ve konseri düzenleyenlerin yerime kendimi koyduğumda belki ben de onlar gibi davranırdım. Herkes kendi açısından haklıdır.

Ama tarafsız bir gözle baktığımda yapılanlar akıl, mantık dışı geliyor bana.

Birlik, beraberlik içinde hareket etmek varken, neden bu ayrılık, gayrılık?

Bu sidik yarışı nereye kadar?

Kızıldağ'ın poyrazı çok ve sert olur. Rüzgara karşı yarış yapanların üzerine şey sıçrayabilir.

Son duyumlara göre Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekili de "Yaza Veda" ya da "Yayla Şenlikkleri" adı altında bir konser hazırlığı içindeymiş.

Konserlerden de güreşlerden de bıktıracaklar insanları. 

Yazık diyorum.