Herkes gibi ben de merak ediyordum, nasıl olacak bu etkinlikler. Çift başlı şenlik, çift başlı güreşler, çift başlı ağalık vs.

Tellidere’den kalkan Kızıldağ Minibüsüne bindim. Saat 17.00’de kalkacaktı. Ama aniden bir yağmur indirdi. Sicim gibi. Göz gözü görmüyordu. Üzerime hırkada almamıştım. Acaba dedim Kızıldağ nasıldır şimdi? Korka korka gittim. Ama Salbaş’tan ötede yağmur yoktu. Karaisalı kupkuruydu. Karaisalı’dan Kızıldağ’a doğru baktım, Kızıldağ üzerinde Karabulut’lar dolaşıyordu. Sonunda vardık Kızıldağ’a, yağmur yağmamıştı. Merkeze doğru yürüdüm. Yemek düzeni alınmıştı. Güreş Tertip Komitesi üyeleri ile selamlaştım. Gençlik kolları ve yemekçilik şirketi elamanları bir taraftan yemek dağıtımına başlamıştı. Fatoş Hanım, tüm şıklığı ile alana geldi. Önüne çıkanlarla selamlaştı, tokalaştı, uzakta olanlara iyi akşamlar dedi, selamlaştı. Yerine geçti. Havaya baktım Karabulut vardı etrafımızda. Bayağı yükselmişti. Belli ki yağmayacak. Ama varlığı bile ürkütüyordu. Neyse yemekler yendi. Mikrofonu alan İlyas Karabulut profesyonel bir sunucu gibi, davudi güzel sesi ile herkesi selamladı ve mikrofonu Fatoş Hanıma verdi. Haberde de okuyacağınız üzere o uzun konuşmasını gerçekleştirdi. Fatoş Hanım Aytaç Durak’ı da unutmadı, vefalı davranarak ona da selam göndermeyi ihmal etmedi. Konuşma esnasında sık sık ampuller söndü, Işıklar kayboldu.  Sonra ampuller yandı, ses düzeni bozuldu. Ses düzeni yapıldı, bu kez ışıklar yeniden söndü. Konuşmalar böyle macera içinde tamamlandı.

Kuran-ı Kerim okundu. İlahiler söylendi. Sarıçam Belediye Başkanı AK Partili Ahmet Zenbilci, bizim Nuri Çavuş’tan daha uzun dua yaptırdı. Herkes amin dedi. Çok güzel dua yaptırıyordu, beğenmemek mümkün mü? Duasının bir yerinde “Başta Sayın Başbakanımız olmak üzere Sayın Cumhurbaşkanımız ve diğer devlet ricalleri “ için de amin dedirtti. Bu kadar uzun dua arasında, yurdumuzu kurtaran ve bizlere bu vatanı veren, emanet eden Atatürkümüzün ismini söylemeyi, onun sayesinde Belediye Başkanlığı yapan Sayın Ahmet Zenbilci, sanırım unuttu.

Gerekli notları almak üzere çantamda MHP Adana Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Sayın Hüseyin Sözlü tarafından dağıtılan bloknot vardı. Bloknotu kolaylık olsun diye çantamdan çıkardım. Kalbimin üzerindeki gömleğimin cebine koydum. AK Partili dostlarımın dikkatini çekmiş olacak ki, bana takılmaya başladılar. Hatta onu çantama koymamı bile söyleyen oldu. Bloknot muhabbeti sürerken Fatoş Hanım da duymuş olacak ki, bana yeni bloknot göndereceğini, onu kullanmamı istedi. Ben de “Olur Sayın Vekilim” dedim.

AK Partililer tarafından bu kadar tepki çeken Hüseyin Sözlü’nün cansız bir bloknotundan bile “gıcık” alınmasını çok yadırgadım. Oysa ileri demokrasi, hoşgörü, saygı, sevgi nerde kalmıştı?

Sayın Fatoş Hanım beni de Orman Teşkilatının misafirhanesine mısır yemeğe davet etti. Kalabalık bir grupla gittik. Dedepınarı’nda vatandaşlarla sohbet etti. Bir kahvehaneye girerek insanları yarın ki güreşlere davet etti. Sonra Orman İşletmesi misafirhanesine geçtik. Orada bana yemekli toplantıyı sordu. Ben de “Aydınlatma dışında her şey iyi idi” dedim. O da “Loş ışıklar altında romantik bir yemek yedik” dedi. Gülüştük. Olaya her zamanki gibi pozitif yönden baktı.

Ayrılırken vedalaştım. Beni Adana’ya getiren AK Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi EKM Başkanı Sayın M.Ali Özmansurcu’ya teşekkür ediyorum.

Yarın güreşlerdeki izlenimlerimi sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.