Halil Atılgan
incirgedigi@gmail.com
TÜRKÜLERİN TALİHSİZ YEŞİL ÖRDEĞİ
04/03/2014 Halk
edebiyatımızın temel taşlarından birini meydana getiren halk ozanlarımız, türkü
sözlerimizin yapılanmasında da önemli bir unsurdur. Türkülerin varoluşunda,
yaygınlaşıp yaşatılmasında bu kıymete paha biçilmez. Ancak onlar yaparlar
bizler yaptıklarını, çalıp okuduklarını muhafaza edemeyiz. Muhafaza
edemediğimiz gibi bazen ne dediğini de anlayamayız. Anlamadığımızı da
araştırmadan yanlış olarak okumaya devam eder, yanlışlıkların günümüze kadar gelmesine
vesile oluruz. İşte; bazı kaynak kişilerin türkü sözlerini yanlış aktarması,
derleyicilerin düzelteceğim diye sözlerde yaptığı tahribat, halk müziği
sanatçılarının halk edebiyatı konusundaki yetersizlikleri, (İstisnalar hariç) türkülerimizde birtakım söz
yanlışlıklarını ortaya çıkarmıştır. Yanlışlıklar düzeltilmediği gibi
düzeltilmesiyle ilgili gayret de gösterilmemiştir.
Konuyla ilgili; merhum Nejat Birdoğan "Türkülerdeki Söz Sakatlıkları", Mehmet Gökalp "Halk Edebiyatında Hatalı Söyleyişler", Nail Tan ;"Karacaoğlan'nın Türk Sanat Müziği Türünde Bestelenen şiirleri", Salih Turhan "Azerbaycan Halk Türküleriyle ( Mahnıları) ilgili Tespit Ve Düşünceler" Ahmet Özdemir "Türkülerin Sözleri Doğru Okunmalıdır" yazılarıyla yanlışlıklara dikkat çekmişler. Hatta Salih Turhan'ın (Kendi ifadesine göre) yanlışlıkları bir yazıyla TRT Müzik Dairesi Başkanlığına sunmasına, söz yanlışlıklarının düzeltilmesi için hazırladığım Türkülerin İsyanı adlı kitabımıza rağmen tespit edilen söz yanlışlıkları hâlâ uygulamaya konulmamış, düzeltilmemiştir. Yanlışlıklara dur diyecek bir yetkilinin çıkmayışı, türküyü okuyan bazı sanatçılarımızın duyarsızlığı, bahsedilen yanlışlıkların artarak devam etmesine vesile olmuştur. Ülkemizde kuralları yanlış uygulamanın, yapılan tüm yanlışlıkların muhakkak bir karşılığı, yaptırımcı gücü vardır. Arabanızın boyasını değiştirirsiniz ilgili makama bilgi verirsiniz. Evinizin balkonunu kapatmak için apartman yönetiminden izin alırsınız. Kısaca her yanlış yapmanın muhakkak ki bir bedeli, bir cezası vardır. Yalnız türküleri yanlış okumanın bedeli yoktur. Türküleri tepe tepe kullananlara, yorumladığını zannederek ezgileri değiştirenlere güzel yorumladı diyerek de takdir ve taltif vardır.
İşte tepe tepe kullanılan, sözleri yanlış okunan ünlü bir türkümüz vardır. O ünlü olduğu kadar herkes tarafından bilinen, sevilen, sözleri de çok yanlış okunan talihsiz türkülerimizden biridir. Türkünün yöresi Sivas. Sabahattin Alpaslan'dan Osman Özdenkçi derlemiş, notaya almış. TRT Türk Halk Müziği repertuvar sıra no 2363 olan Yeşil Ördek türküsüdür. Sözleri yanlış okunduğu için ben onu Türkülerimizin Talihsiz Yeşil Ördeği olarak ilân ettim.
Talihsiz Yeşil Ördek türküsünün TRT repertuvarındaki sözleri:
Yeşil ördek gibi daldım göllere Sen düşürdün beni dilden dillere Başım alıp gidem gurbet ellere Ne sen beni unut ne de ben seni
Gel seninle ahd-ü peyman edelim Bağlanalım bir ikrara varalım Söylediğin sözde hemen duralım Ne sen beni unut ne de ben seni
Sevdiğim semanın güneşi mahı[1] Seni seven âşık çekmez mi ahı Getir el basayım kelamullahı Ne sen beni unut ne de ben seni
Ezvah: ezva, incitme, kırılma – Dile Düşmek: Hakkında dedikodu yapılmak – Ahd-ü peyman: Söz verip anlaşma – Cemal: Yüz güzelliği – Mah: Ay ( Yüzü güzel) Kelamullah: Allah sözü. Kuranıkerim.
şeklinde kayıtlara geçmiş, bilinmeyen sözcükler de dipnot olarak verilmiştir. Üçüncü dörtlük yukarıdaki gibi TRT’nin Türk Halk Müziği Sözlü Eserler Antolojisine geçmişse de notadaki söz değişikliği yapılmadığı için dörtlüğün ilk iki dizesini TRT ve piyasa sanatçıları yanlış okumaktadır. Bu dörtlüğün ilk iki dizesini bir grup sanatçı aşağıdaki gibi okumaktadırlar
Sevdiğim cemalin güneşim ayım Seni seven âşık çeker ezvahı
Dizelerdeki “ayım”la “ezvah” sözcükleri kafiye bakımdan uyumsuzdur. “Ezvah” Osmanlıca Türkçe ve Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğünde yok. Derleme sözlüğünde ezva: İlaç, ecza olarak açıklanmış. TRT’nin Türk Halk Müziği Sözlü Eserler Antolojisinde türkünün sözlerinde kullanılmadığı halde “ezvah” bilinmeyen sözcüklere dâhil edilerek incitme, kırılma olarak açıklanmış. Hâlbuki Osmanlıca Türkçe sözlükte “eza” incinme kırılmadır. Biz şimdi: Sevdiğim cemalin güneşim ayım / Seni seven âşık çeker ezvahı dizelerini, hem de “ezvah”ı incinme kırılma olarak kabul ederek açıklamasına yapalım. “Sevdiğim yüzün hem güneşim hem de ayım / Seni seven âşık çeker incinir kırılır” şeklinde bir anlam ifade eder. Bu da dizelerin ifade ettiği anlama, söyleyişe, şiirin işlenişine terstir.
Aynı dörtlüğün ilk dizesini de diğer bir grup: “Sevdiğim cemalin güneşim ayım / Seni seven âşık çeker ervahı” şeklinde okumaktadır. Bu iki dizede de kafiye bozukluğu olduğu gibi, anlam bütünlüğü de yoktur. Bu söyleniş biçimiyle dizeler:“Sevdiğim yüzün hem güneşim hem de ayım / Seni seven âşık çeker ruhları” şeklinde bir anlam ifade eder. “Ervah” ruhlar demektir. Cin ve Şeytanlar kutsal ruhlar, hoş ruhlar. Ervahiye ise: Tabiatın ruhlarla idare olunduğuna inanma. Organik hayatın olduğu gibi, moral hayatının da ruh olduğunu kabul eden mezhep. Ervak ise: Çadırlar, perdeler anlamındadır. “Ayım” ile “ervah” arasında anlam bütünlüğü olmadığı gibi kafiyede uyumsuzdur. Her iki okuyuşta yanlıştır.
Üçüncü grupta ise: Sözlerin aslı tam olarak bilinmediği için dörtlüğün yapısına uygun sözler yerleştirerek okuyanlar karşımıza çıkmaktadır. Ülkenin en ünlü sanatçıları bu gruptadır. İşte bunlardan birkaç örnek:
Müslüm Gürses[2] :
Sevdiğim cemalim güneşim ayım Seni seven âşık neylesin malı Getir el basayım kelam Allah’ı Ne sen beni unut ne de ben seni
Muazzez Ersoy[3]:
Sevdiğim cemalim güneşim ayım Seni seven âşık çeker bu kahrı[4] Getir el basayım kelamullahı Ne sen beni unut ne de ben seni
Müzeyyen Senar:
Sevgili cemalem güneşim ayım Seni seven âşık çeker ezharı Getir el basayım kelamullahın Ne sen beni unut ne de ben seni
Zeki Müren:
Sevdiğim cemalim günüm mehtabım Seni seven âşık çeker efganı Getir el basayım kelam Allah’ı Ne sen beni unut ne de ben seni
Gel seninle ahtı iman edelim Bağlanalım bir karara varalım Verdiğimiz sözde hemen duralım Ne sen beni unut ne de ben seni
Orhan Hakalmaz ise:
Sevdiğim cemalim güneşim mahım Seni seven âşık çeker ezvahım Getir el basayım kelamullahım Ne sen beni unut ne de ben seni
Şeklinde okumuş. Hiç biri aslına uygun değildir. Kaynaktan verdiğimiz sözlerle ünlülerden sunduğumuz örnekler karşılaştırılırsa hangi sözcüklerin yanlış olduğu, hangi dizelerin yanlış okunduğu görülecektir. Yeşil ördek türküsünün sözleri İbrahim Aslanoğlu’nun Pir Sultan Abdallar kitabında Pir Sultan adına kayıtlı. Kaynakta o dörtlük:
Yarimin cemali güneşle mahı[5] Sana âşık olan çekmez mi ahı Getir and içelim kelamullahı Ne sen beni unut ne de ben seni
Şeklindedir.
Bekir Karadeniz’in Ela Gözlüm – Türküler adlı kitabında ise dizeler Deli Derviş Feryadi adına kayıtlı olup dörtlük adı geçen kaynakta:
Sevdiğim semanın güneşi mahı[6] Seni seven âşık çekmez mi ahı Getir el basayım Kelamullahı Ne sen beni unut ne de ben seni
Şeklindedir. Deli Derviş Feryadi’ye ait dörtlüğü, sanatçıların okuduğu dörtlüklerle karşılaştırırsak uyakların tutmadığı, dörtlüğün bütünlük arz etmediği görülecektir. Örnek olarak verdiğimiz dörtlük incelendiğinde: Ne “ezvah”, ne ervah ne de üçüncü grupta okuyan ünlülerin yerleştirdikleri sözler vardır. Uyak, estetik, bütünlük bakımından da mükemmeldir. Mükemmel olanı arayıp bulmak ve de türkünün hakkını vermek gerekir. Söz konusu dörtlük yaşayan bir şairin dizeleri olsa idi, şiir sahibi yanlış okuyanı mahkemeye verir gereğini yapardı. Ama benim türkülerim sahipsiz. Yetim çocuklar gibi. Kimi kimsesi yok. Üstelik hakkını arayacak bir kurum da yok.
Onların hakkını sanatçılar korumalı, yanlış okuyanlara dur demeli. Yoksa: “Irmak akar bizler de bakarız”. Onun için dizelerin ifade ettiği anlamı bilmek, hassasiyetle üzerinde durmak, türküleri tanımak, anlamak gerek. Sanatçı olmak için sadece ses güzelliği yetmez. Sanatçı: Sazıyla, sözüyle, bilgi birikimiyle bir bütündür. Sanatçı: araştırmalı, bulmalı, okuduğu dörtlükleri çok iyi analiz etmelidir. Eğer yapmıyor, bilmediklerini araştırıp incelemiyorsa daha çokkkk “Talihsiz yeşil ördek”ler çıkacaktır.
Ne demiş atalar: “Bin bilsen de bir bilene danış”…
[1]TRT repertuvarındaki bu dört Sevdiğim cemalin güneşim ayım / Seni seven âşık çeker ezvahı şeklindeyken şahsi girişimlerimiz sonunda yukarıdaki gibi düzeltilmiş, ancak notadaki sözlere dokunulmadığı için yanlış okuma devam etmiştir. [2] http://sarki.alternatifim.com [3] http://sarki.alternatifim.com [4]Aynı sanatçı türküyü bir başka okuyuşunda: Seni seven âşık çeker ehvalım şeklinde okumakta. [6]Bekir Karadeniz, Ela Gözlüm Türküler, Özgür Yayınları, Ekim 2000. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BİR EKMEĞİN HİKÂYESİ[1] - 17/01/2024 |
BİR EKMEĞİN HİKÂYESİ[1] |
POSTACI… POSTACI… CANIM GÜLÜM POSTACI! - 02/10/2022 |
POSTACI… POSTACI… CANIM GÜLÜM POSTACI! |
ÇÖL YEMEN’DE CAN VERENLER - BİRİ MEMET BİRİ MEMİŞ - 28/06/2020 |
emen: Arap Yarımadasının Güneybatı köşesinde olup, mutluluk anlamına gelen bir sıfatla nitelendirilir. Fakat bu sözcük Türkler için geçerli değildir. |
Bunca âşıkların bir hoşu Mahzuni…"İŞTE GİDİYORUM ÇEŞMİ SİYAHIM " - 19/05/2020 |
1940 yılında Kahraman Maraş'ın Elbistan ilçesinin Berçenek köyünde doğdu. (Dostları onun 1938 yılında doğduğunu ifade etmektedirler.) |
ONU AZRAİL APARDI… - 24/04/2020 |
Yallah şoför yallah apar beni / Kerkük’e tez yetir beni. |
BU TOPRAĞIN TÜRKÜLERİ - 12/04/2020 |
Bu toprağın türküleri gönlümüze ferman, yüreğimize derman olmuş. |
ÇUKUROVA'DA KARACAOĞLAN ÇIĞIRMAK - 31/03/2020 |
Çukurova'yı; Mersin-İskenderun sahil şeridinden, Güneydoğu Toroslar'ın eteklerine |
BİR OLALIM, İRİ OLALIM, DİRİ OLALIM… - 15/03/2020 |
Ben türkülere, Çukurova’ya, Toros dağlarına sevdalıyım. Sevdam: Anamın beni tarlada doğurmasından, sekiz yaşına kadar ayakkabıyı tanımayışımdan, yufka ekmeği fırın |
“Sokrat Okuyan Köylüler” - 16/02/2018 |
BEN ÇOK DUYGULANDIM. SİZİ BİLMEM. SELAMLARIMLA. |
Devamı |