Bir önceki yazımda kendimce bir seçim tahmini yaparak; “Türkiye genelindeki bu seçim sonuçlarının önceki seçimlerden çok büyüyk bir farkı olmayacak gibi.” Demiştim.

2009

Adalet ve Kalkınma Partisi % 38.8

Cumhuriyet Halk Partisi % 23.1

Milliyetçi Hareket Partisi %16.1

2014

Adalet ve Kalkınma Partisi % 45.6

Cumhuriyet Halk Partisi % 29.6

Milliyetçi Hareket Partisi % 14.7

2009 yılında yapılan yerel seçimle 2014 yılı yerel seçim sonuçlarına baktığınızda, partiler arası oy dağılımı, oy artış oranı ve kırsal kesiminde büyükşehir için oy kullandığını dikkate alınca arada üç aşağı beş yukarı önemli bir fark yok.

Bu seçimde şüphesiz en büyük başarı AK Parti ve Sayın Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ ındır. Taraflı tarafsız herkes bunu kabullenmek zorundadır. Görülüyor ki muhalefet kendini, yapmak istediklerini halka anlatamamış. Söylenenler halkta karşılık bulmamış. Tüm olumsuz iddialara rağmen halkın çoğunluğu tercihini AK partiden yana kullanmıştır. Halk hedefte hangi parti olursa olsun siyaset dışı müdahale istememektedir. Kendi iradesine saygı gösterilmesini beklemektedir. Bunun cevabını da sandıkta vermiştir.

Muhalefet seçim sonrası başarısız olma nedenlerinin ne olduğunu, söylemlerinin halkta neden karşılık bulmadığını tespit edip bundan sonrası için bir dizi tedbir almalıdır. Siyaseti AK parti şöyle yanlış yaptı, şunu dedi bunu dedi gibi söylemler üzerine kurmamalıdır. Muhalefet en başta halkı ve beklentilerini anlamalıdır. Kendileri Cumhuriyeti ve Demokrasiyi daha ileriye götürecek yeni siyasi açılımlar yapıp projeler üretmeli böylece başarının yolunu aramalıdır.

Yoksa birbirimizi yok sayarak siyaset dışı yollardan kazanım sağlamaya çalışmak halk nazarında puan kaybettirir ve sonunda başarısızlık kaçınılmaz olur.

Ancak her seçim sonrası bizde biliyorsunuz farklı tepkiler verilir. Birkaç gündür sizlerde görüyorsunuz öncelikle medyada ve sosyal medyada yok sayma kampanyaları var. Bu oyu almaları mümkün değil bunca yolsuzluk iddiaları varken. Hile yapıldı. Elektrik kesildi, oylar kaçırıldı gibi iddialar. Ya bu sandıkların başında her partiden görevliler var, sayımlar bitince ıslak imza ile tutanak tutuyorlar. Bu insanları biz yok mu sayıyoruz. Her şeye rağmen bir yanlışlık varsa da itiraz edilir ve oylar yeniden sayılır. Kargaşaya ne gerek var? Bir süre sonra bu yok saymalar biter bu seferde halk aşağılanmaya başlanır. Zaten bizim halkın kapasitesi bu kadar, bu kadarına akılları yetiyor, Aziz Nesin doğru söylemiş, bu halkla yaşanmaz, bu halk ebediyen yanlış kararlar verir, başka bir ülkeye gitmek lazım gibi aşağılayıcı sözler.

Aslında devekuşu gibi başlarını kuma gömüp halkı yok sayacaklarına onları bir anlamaya çalışsalar, isteklerini ve beklentilerini görüp onlara doğru bir adım atsalar hiçbir sorun

kalmayacak. Halkı yok saymayı, aşağılamaları insanlar görüyorlar. Belki ilk anda tepki verip bağırıp çağırmıyorlar ama bunları bir kenara not edip unutmuyorlar. Zamanı gelince sandıkta gereken cevabı veriyorlar.

Bundan sonrası için de muhalefet tamamen siyaseti AK Partiyi karalama üzerinden yaparsa, kendileri yeni politikalar üretip halkı anlamaya çalışmazsa başarısızlıkları devam edecektir. Kimse kendi başarısızlığını gizlemek için faturayı halka çıkarmaya kalkmasın. Halkın yanlış yaptığına inanıyorsa bunu seçimler öncesi anlatarak halkımızı ikna etsin. Doğru olan ne? Kendilerinin ne yapacağını anlatsın. Aksi halde halkın iradesine herkes saygı göstermelidir. Demokrasinin gereği budur.