Alman Mucit Johann Gutenberg, matbaayı 1450 de insanlığın hizmetine sunduğu zaman,  teknolojinin günümüzde geldiği bu noktayı hayal etmiş miydi acaba? Çünkü matbaanın bulunuşu ile insanlık ve uygarlık tarihinde çok büyük ve yeni adımlar atılmıştır.

Ancak Osmanlı Devleti ve Devleti yöneten askerler, aydınlar, hocalar ve ticaret ehli, bu “büyük ve yeni adımı”, tam 400 yıl geriden takip ederek atmıştır. Elbette bu 400 yıllık gecikme, topraklarımızda yeni düşüncelerin, aydınlık geleceklerin de hayat bulmasının önünde devedikeni tarlaları gibi, cehalet badireleri oluşturmuştur.

Hikâye malum… Matbaa geldiğinde, mekteplere, medreselere yaklaştırılmamış, kitaplarla buluşturulmamış, İbrahim Müteferrika adındaki Osmanlı yurttaşı sadece  “Vankulu Lügatini” 1726 yılında matbaada basabilme müsaadesini alabilmiştir. Sonra askeri ihtiyaçlarda, daha sonra Devletin diğer kademelerinde ve en sonra da en önce olması gereken mekteplerde (bugünün ifadesiyle okullarda) ders kitaplarının basılması ile hayatımıza girmiştir.

Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne ise, ülkemizde basın alanında, büyük gelişmeler yaşanmış ve yaşanmaya devam edilmektedir. Dergiler, gazeteler, süreli ve süresiz yayınlarla, görsel yayınlarla ve sosyal medya ile bugün farklı bir dünyadayız.

Karaisalı İlçemiz, gelişen ve değişen bu farklı dünyanın, dün neresindeydi, bugün neresinde? Tarihte Karaisalı’da matbaa kurulmuş mudur? Ne zaman kurulmuştur? Karaisalı’ya basın girmiş midir, girmişse ne zaman girmiştir ve son durum nedir?

Bu sorulara cevabımızı, günümüzden başlayarak ve günümüzün mevcut fotoğrafına bakarak vermek gerekir diye düşünmekteyim. Bir anlamda makarayı ileriye doğru değil, bugünden başlayarak ve geriye doğru sararak cevaplamak istiyorum.

Ancak,  matbaanın Karaisalı’ya gelişini, kronolojik sıralamanın dışına çıkarak ve bu bilgiyi araya sıkıştırıp paylaşarak konumuza devam edelim diyorum: İlerleyen satırlarda adını sıkça duyacağınız ya da bizim adından sıkça bahsedeceğimiz Vahit Şahin’e öncelikle kendim ve halkım adına şükranlarımı sunuyorum.

Çünkü Vahit Şahin, Matbaanın Türkiye’ye gelişinden tam 277 yıl sonra Karaisalı’ya matbaayı getiren adamdır. İlçemiz, matbaa ile tanışabilmek için tam 277 yıl,  Vahit Şahin adında bir gazeteci ve yenilikçi düşünce sahibi bir girişimciyi beklemiş. Ve 2003 yılında Belediye Pasajındaki bir dükkânın önünden geçenler, dönen çarkların ve bobinlerin çıkardığı sesleri, sokağa yayılan boya kokularını duyarak matbaayı yakından tanıma imkanı bulmuşlardır.

Karaisalı Haber gazetesinin bütün sayıları bu matbaada hayat bulmuştur. Ayrıca davetiye, fatura, irsaliye ve el ilanları gibi matbu evrakların da basımı bu adreste ve bu matbaada gerçekleştirilmiştir. Yani Vahit Şahin, Karaisalı’da ilk adımları ya tek başına atmış ya da başka adımlarla ve adamlarla birlikte yürümüştür. Gelecekte Karaisalı’yı yazacak olanlar, mutlaka Vahit Şahin’den bahsedeceklerdir.

Çünkü O, kendi yürüdüğü yolda, kendince Karaisalı’nın onurlu geçmişinde iz bırakanlardan birisidir.

 (Devam edecek)