06/02/2015
Evet,
“Şampiyon güzel insandır”, Şampiyon sanatçıdır. Şairdir, ozandır. Saz
çalar, türkü söyler. O dev gibi görünen adamın yüreği kadife gibidir. O yürek
yağmur yüklü bulutlar gibi sevgi yüklüdür. Bu sevgi, bağlamada, türkü
söylemede, ağıt derlemede, Türk kültürüne olan bağlılığıyla dile gelmiştir. O
bazen Toros Dağlarında kokan menekşe, Ceyhan’ın kenarına konmuş bir Yörük
çadırı, bazen de Elif’in elindeki kirmendedir.
Onda ki yürek bazen iğde dallarına
konan bir serçe, bazen küren küren uçan sığırcıktır. Bazen bal arısı olur püren
püren dolaşır. Onda bir deli gönül vardır ki Düldül Dağı’nın tepesinde gezinir.
Dadaloğlu’nun bir bozlağı olur. “Kalktı göç eyledi Afşar elleri / Ağır ağır
giden eller bizimdir / Arap atlar yakın eder ırağı / Yüce dağdan aşan yollar
bizimdir” diyerek Tilan Çayına, Sumbas’a dökülür. Ondaki yürek alıcı kuş
gibi havalanır, bir tazının tavşan kovalamasında, çalağanın pike yapmasında,
atın dörtnala koşmasında kendini gösterir. Ara da bir de eli kulağa atar
Karacaoğlan’dan bir bozlak tutturur. “Bilmem hayal gibi bilmem düş gibi /
Geldi geçti boran gibi kış gibi / Şahin cırnağına takmış kuş gibi / Yoluk yoluk
yoldu dert beni” diyerek eşeğe yan binmiş Çukurören’den Kozan’a gider. Kozan’ın
gönül defterinde ayrı bir yeri vardır. Çünkü hayatı orada tanımış. Karayılan
onu o topraklarda kovalamış. Ayağına çakırdikeni o topraklarda batmıştır. Onun
için serinde bir kara sevdadır Kozan. Kozan denilince üç adım öne çıkar. Akan suları durdurur. Kozanlı olmaktan gurur
duyar. Onun için de kendini hep Kozanlı İsmet Atlı olarak tanıtmıştır. O:
Kozan’dan aşağı bir uzun yazı / Bucak
Hamam Köyü Bekirce Gözü / Tilan’ın üstünde Karalar Özü diyerek Kozan’ı bağrına basar.
İşte o, Kozanlı güreş ustası, güreşin
kitabını yazan İsmet Atlı’dır. Dünya
şampiyonudur. Şairdir… Atıcıdır...
Atçıdır. Derlemecidir. Ağıt söyler.
Bağlama çalar. Bağlamasının telleri: Kozan
dağı çatal matal / Arasında aslan yatar diyerek dile gelir. Bu eşsiz
özelliklere sahip yüce insan, büyük usta İsmet Atlı 4 Nisan 2014 tarihinde
göçtü gitti bu dünyadan. Üstüne Türk bayrağı örtülmedi. Devlet töreni yapılmadı…
Sessiz sedasız… Evet… Sessiz sedasız göçtü gitti Koca Şampiyon. Devlet erkânından
bir yetkili Allah için çıkıp da büyük ustaya vefa örneği göstermedi. Baş
sağlığı dileğinde bulunmadı. Dünya şampiyonu olduğunda Ankara’da, Adana’da,
Kozan’da üç gün üç gece omuzlardan inmeyen, İranlı Tahti’yi yenerek İran’a üç
gün ulusal yas ilan ettiren pehlivan, yurt dışında milli olarak 14 kez bayrağımızı
dalgalandıran, İstiklâl Marşımızı söylettiren koca şampiyon, Kozanlı İsmet Atlı
yaralı bir kuş gibi uçtu gitti. Vay
Kozanlı İsmet Atlı vay… Çok kişi öldüğünden bile haberdar olmadı.
Sonuç: Kozanlılar ve devlet Kozanlı İsmet Atlı’ya sahip çıkmadı. Hadi
devlet sahip çıkmadı. Ya Kozanlılar… (Sahip çıkanlar tenzih edilir) Ya Kozan Belediye Başkanı Musa Öztürk… Bir gün
değil, beş gün değil. Her gün. Her dakika sahip çıkacak kişi... Çünkü o
Kozan’ın Belediye Başkanı. Türk Bayrağı örtülmediği, devlet töreni yapılmadığı
için Kozan’ı harekete geçirmeli, hareketi eyleme dönüştürmeliydi. Kozanlıları
Ankara’ya kadar yürütmeliydi. İsmet Atlı’nın her zaman yanında olduğunu bu
eylemlerle ispat etmeliydi. Bırakın eylemi. İsyanı… Vazgeçtik. Soyadı Öztürk
olan başkan verdiği sözü bile yerine getirmedi.
4 Nisan 2014 tarihinde şampiyonun vefat ettiğini, yaralı kuş gibi göçüp
gittiğini söylemiştik. Şampiyonun vefatının akabinde Ankara’da yayımlanan
Çukurova Lobisi dergisinin sıradaki sayısının İsmet Atlı Özel Sayısı olması
için harekete geçtik. Derginin bir
önceki sayısı Kozanlı Âşık İmami Özel Sayısı olarak çıkmıştı. Bu sayısının da
İsmet Atlı özel sayısı olarak yayımlanmasını düşündük. Milli Güreşçi. Kozanlı,
merhumun Kardeşi Hüseyin Atlı ile irtibata geçtik. Hüseyin Atlı’ya derginin
yayın koordinatörü olarak özel sayı çıkarılmasıyla ilgili düşüncelerimi
aktardım. Çok iyi olacağını söyledi. Bu özel sayının sponsorunun da
Kozan Belediyesinin olmasını düşündük. Yakışırdı da. Adı Musa. Soya adı Öztürk.
Ancak: Öztürk’e Öztürk yakışırdı.
Hüseyin Atlı çıkacak olan İsmet Atlı özel sayısının basım giderlerinin
karşılanması için harekete geçti. Yetkililerle görüştü. Soyadı Öztürk olan
Kozan Belediye Başkanının çok memnun olduğunu ifade etti. Özel sayının çıkması
için harekete geçilmesini, “Belediye basım giderlerini karşılamasa ben
kendi kesemden karşılarım” diye de söz verdiğini Hüseyin Atlı bana
illetti. Yakışırdı da. Belediye
karşılamasa giderler Soyadı Öztürk olan Belediye Başkanı tarafından
karşılanacaktı. Büyük şerefti. İsmet Atlı merhumun kemikleri sızlamayacaktı.
Kozanlılarında koltuğu kabaracaktı. Belediye karşılamasa kendi kesesinden
giderleri karşılayacak bir başkanımız var diye öğüneceklerdi. Kort kort
edeceklerdi.
Kavilleşildi. Sözler verildi. Belediye ödemese ben kendi kesemden
öderim diyen bir belediye başkanı herkese nasip olmaz diyerek Kozanlılar adına
özel sayıyı çıkarmak üzere harekete geçtik. Dergi İsmet Atlı’ya yakışır bir
sayı olacaktı. Kitap özelliği taşıyacak. Kuşe kâğıda beş bin adet basılacaktı.
Düşündüğümüz gibi oldu. Özel sayı için sevenleri el ele gönül gönüle
bir araya geldi. Şiirlerle, nesirlerle İsmet Atlı anlatıldı. Soyadı Öztürk olan
belediye başkanı adına da bir sayfa ayırdık. Derginin tüm giderlerini
karşılıyor diye yazısını baş sayfaya, teşekkür yazısını da son sayfaya koyduk.
Teşekkür sayfasında basım giderlerine katkı sağlayanları, geri kalan giderlerin
kozan belediye başkanı Musa Öztürk tarafından karşılandığını aşkla şevkle ifade
ettik. Göğsümüz kabardı.
Sonuçta İsmet Atlı özel sayısı aşkla şevkle yayınlandı. Dergi müthiş oldu.
Belgesel niteliği taşıması şampiyona çok yakışmıştı. Hüseyin Atlı dergileri Kozan
Belediye Başkanlığına teslim etti. Buraya kadar her şey çok güzeldi. Eksik yok.
Düşüncemiz gerçekleşmişti. Gerçekleşmeyen derginin basım giderlerinin
ödenmesiydi. Merhumun kardeşi Hüseyin Atlı basım giderlerinin ödenmesi için gide
gele Kozan Belediyesini suyolu etti. Ödemeyeceğiz diyen yok. Ödeyen de
yok. Beklemedeyiz. 2014’dün Ağustosu
denildi. Güvenilen dağlara kar yağdı. Eylül denildi. Dolu yağdı. Kasım denildi. Yollar buz tuttu. Basım
giderleri ödenmeyince başkan yardımcısı Yaşar Şenöz ile telefonda muhatap olmak
mecburiyetinde kaldım.
Ödeyeceğiz. Hocam. Ne zaman. Cevap yok. Konuşmalarım hoşuna gitmemiş
olacak ki… Rahatsız oldu. Meseleyi konuşurken telefonu suratımıza
kapatarak ne kadar ahlaklı ne kadar efendi olduğunu ispat etti. Eee tabi adam
gibi adam böyle olurdu. Üstelik de soyadı Öztürk olan Belediye Başkanının Yardımcısı.
O telefonu tanımadığı birisinin yüzüne kapatmayacak da ben mi kapatacağım. O da öyle yaptı. Kapattı suratımıza telefonu.
Adam gibi adam olduğunu ispat etti. E… bize de müstahaktı. Adam gibi adam
olmayanla yola çıkılmazdı. Hâsılı kılavuzumuz karga idi. Onun için böyle
hakaretlere maruz kalıyorduk. Karga olan kılavuzdan ancak böyle bir hareket
beklenirdi. Yadırgamadık.
Netice: Bu gün git yarın gel.
Sevgili Hüseyin Atlı anasından doğalı böyle bir zulüm görmemişti. Sonuç
da gördü de... Hem de soyadı Öztürk olan. Üstelikte kendi seçtiği, oy verdiği,
bayrağını taşıdığı başkandan. Mesele anlaşılmıştı. Musa Öztürk eteğindeki taşı
dökmüş, dergi giderlerini ödememeye karar vermişti. Karar kesindi.
Artık sonuç şekillenmeye başladı. Giderleri kimse ödemez ise Hüseyin
Atlı ve Halil Atılgan ödeyecekti. Artık köy göründüğü için kılavuz istemiyordu.
Onun için de Hüseyin Atlı meseleyi basına intikal ettirdi. Başkanın söz verdiği
halde derginin basım giderlerini karşılamadığını söyledi. Soyadı Öztürk olan
başkan hadisenin böyle olmadığını utanmadan tekzip etti. Kendini haklı
çıkarmaya çalıştı. Kozanlı buna inandı mı bilmiyorum. Onu zaman gösterecek. Bu mesele başkanın ila
nihayet her zaman karşısına çıkacak. Çünkü unutulmayacak. Hadise çeşitli
meselelerle gündeme gelecek. Başkan Öztürk yaptığından utanacak. Dizini dövecek.
Ey!... Başkan Öztürk: Ben şahsen
yerinde olsaydım hadise ne olursa olsun kendi kesemden de olsa cüzi bir miktar
olan özel sayının basım giderlerini
karşılar Yaşar Şenöz gibi birini kendime başkan yardımcısı seçmezdim. En
azından kılavuzum karga olmazdı. Yaptığımla küçülmez soyadıma layık bir başkan
olarak görevimi sürdürürdüm.
Sayın Öztürk. Yaptığın büyüklük yanına kâr kaldı. Benim gönlümde İsmet Atlı’nın
kemiklerini sızlatan bir belediye başkanı olarak tarihe geçtin. Değer miydi…
Kendi toprağının insanı İsmet Atlı için böyle bir davranış size hiç yakışmadı.
Onu sevenler sizi asla affetmeyecek.
Ey soyadı Öztürk olan
başkan. Eyyyy soyadı Şenöz olup da Şenöz
olmayan başkan yardımcısı Yaşar… Kozan sizin gibi çokkkk başkan ve başkan
yardımcısı yetiştirir. Ama İsmet Atlı gibi bir şampiyon dekte bir çıkar. Onu
çok iyi bilesiniz. İsmet Atlı bahsinden sınıfta kaldınız. Zaman içinde sınıfta
kaldığınızın farkına siz de varacaksınız. Lakin vakit geçmiş olacak…
Sözümü Hacı Bektaş Veli’nin bir özdeyişi ile noktalamak istiyorum. “Öldüğümde mallarım evde kaldı. Dostlarım
mezarda. Benimle gelen sadece yaptığım iyilikler oldu. “ Yanlış mı?...