Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi68
Bugün Toplam324
Toplam Ziyaret1823014
M. Demirel Babacanoğlu
karaisalihaber@hotmail.com
CUMHURİYET KIZI RASİME HANIM
14/12/2015

 

“Cumhuriyet Kızının Ardından” adlı kitabı Recai Şeyhoğlu yazmış; İzmir Karşıyaka Belediyesi, Ekim 2015’te yayınlamış. Büyük boy, 200 sayfa. 

Başkan Hüseyin Mutlu şöyle diyor: “Karşıyaka Belediyesi olarak bu anlamlı/kalıcı yapıta destek vermekten onur duyuyoruz.”


Çok güzel, çok iyi, biz de teşekkür ediyoruz.


Kitabı baştan sona okudum. Cumhuriyet Kızı Rasime Şeyhoğlu bütün yönleriyle anlatılıyor. Çıkardığım sonuç şu oluyor:


O bir güneş, ya da güneşin çocuğu. İnsanları kitaplara gark eden bir hanıma ne denir? 39 kütüphane açmış oğluyla. Böyle bir hanımla niye tanışmadım diye içtepilerim ayağa kalktı.


Güneş olmasaydı yeryüzü nasıl aydınlanırdı?


Rasime Hanım güneşi temsil ediyor.  


O, 1.9.1930’da Manisa-Gördes’te doğmuş 21.8.2015’te Hakka yürümüş. 85 yıllık yaşamına sayılamayacak kadar işler sığdırmış. Evlenmek, çocuk doğurmak, türkü söylemek, kütüphane açmak… Az şeyler mi?


Kitap; fotoğraflar, Kütüphane açılışları, Rasime Hanım’ın yaşamı, Ne dediler, Mektuplar bölümlerinden oluşuyor. Her bölüm başlı başına okunacak, incelenecek, esin alınacak bir yapıda bulunuyor.


Kitabı okuyunca Şeyhoğullarını daha iyi tanıyorsunuz.  Varlıklı, kültürlü, bilgili, sanatsever bir aile. Ege’nin Mecidisi denebilir. Baba Kazım Beyi 2006’da yitirmişler. Özlemle arıyorlar.


Recai Şeyhoğlu şöyle anlatıyor annesini:


“İp gibi doğru, merhametli, düzenli, bakımlı, türkü aşığı, evlat delisi, kitapsever, konuksever…”


Elbet tabi böyle bir kadın, başarılı olacaktı; oldu.


Tanıma uygun örnekler sıralanıyor ardından.


“Evini hiç dağınık görmedim. Çocuklara, komşulara düşkündü. Hiç kimseden yardımını esirgemedi. Evde olsun, dışarı da olsun iyi giyimli, bakımlıydı… Düzensizliği, ilkesizliği hiç sevmezdi. Kendisiyle barışık, dışa dönük bir kadın ana, yahut bacıydı. Ama yine de, uç noktalarda da olsa kimseye belli etmediği içinde esen fırtınalar yok değildi! Onu Rasime kadın ana yapan bu fırtınalar olsa gerek.


Rasime Hanım onulmaz sayrılığa yakalanınca anne/oğul bir şeyler yapmaya daha çok hız veriyorlar. Ölümü yenecekler, ölümden kaçıracaklar somut şeyleri. Hemen işe başlıyorlar. İzmir, Manisa, Bolu, Balıkesir, Tokat köyleri, beldelerinde 39 kütüphane açıyorlar. Yeni Cahit Arflar, Orhan Kemaller, Fazıl Saylar, Burçin Bükeler (…) yetişsin diyorlar.


Rasime Hanım açılışlarda, evde, yolda türküler söylüyor. Kitapların bilgilerini, aydınlığını yansıtıyor insana.


İstanbul Kütüphaneciler Derneği, kütüphaneci dostu ödülü veriyor, ardından Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde kabul görüyor. İzmir’i Sevenler Kümesi, Urla/Ege Rotarileri, Karabağlar, Bergama Belediyeleri, TRT İzmir Şubesi ödüller veriyor. Aliağa-Hacıömerli Köyü’nde, Bergama Demirciler Mahallesi’nde Rasime Şeyhoğlu Anı evleri açılıyor.


Anne/oğul birbirlerine öyle sarılıyorlar ki ayrılmaz ikili oluyorlar. Kim bilir belki de ileride böyle bir adla bir film çevrilebilir. Sahi, tarihten bu yana kütüphane, kütüphanecilik diye bir film çevrilse büyük bir iyilik yapılmış olur ülkeye.


Rasime Hanım,  85 yaşının sonlarını yaşadığını biliyordu. 39. kütüphaneyi açmak  için yola  koyuldukları sıralarda, yürek bunalımından Ege Üniversitesi Hastanesi yoğun bakımına kaldırılıyor. Biraz kendine gelince banyo/bakım yaptırılmasını, istedi. İstek yerine getirildi. Taburcu edildi. İkinci bir yürek bunalımı geçirdi. Bu kez de Seferhisar Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ne yazık ki kurtarılamadı.


Tarih 21.8.2015’ti Hak’ka yürüdü.


Ertesi gün Urla-Bademler Köyü’nde toprağa verildi.


Türkü seven, türkü söyleyen insan türküsüz uğurlanır mıydı. Bakınız ne diyor Reca Bey bu konuda: “O gün annemi türkülerle toprağa vermek vardı. Türkülerle uğurlanmak, gelenlere buz gibi ayran verin diyen annemdi. İkisini de yapamadık. Özür diliyorum canım annem. Türkünün sırası mı diyenlere itiraz edemedim. Çaresiz boyun eğdim. Fakat sana şunu söyleyeyim; bir gün mezarının başında türküler söyleyeceğiz, ayran içeceğiz.”


Bu istek, eski bir Türk geleneğidir. Ne çabuk unutuyoruz geleneklerimizi. Usuma gelmişken anlatayım. Musa Eroğlu’yla yaptığım bir söyleşide belirtmişti: Niğde’nin bir köyünde mezar başında saz çalıp türkü söylemişler.


Bizim köyde, düğünlerde gelin ailenin mezarı çevresinde dolandırılır, öyle eve götürülürdü. Resul Emmi, bundan esinlenmiş olacak ki, ben ölünce mezarımın başında davul çalın diye vasiyet etmiş. Bu dilek uygulandı ölümünden sonra.


Kadın Ana’nın mezarından güneş hiç eksilmesin. Yakınlarına, sevenlerine, Recai Beye baş sağlığı diliyorum.



820 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ATATÜRK ÖLDÜ MÜ - 09/11/2024
Yazan: M. Demirel Babacanoğlu
GEÇMİŞTEKİ BEN…/ Öykü - 24/10/2024
GEÇMİŞTEKİ BEN…/ Öykü
OKULLARDA TEMİZLİK - 19/10/2024
OKULLARDA TEMİZLİK
CEM SULTAN - 09/10/2024
CEM SULTAN
UYKUSUZLUK ÖYKÜSÜ - 06/10/2024
UYKUSUZLUK ÖYKÜSÜ
YAŞAM BU BUDEĞİL Mİ - 05/08/2024
YAŞAM BU BU DEĞİL Mİ
ÜZÜM VE YARARLARI - 29/07/2024
ÜZÜM VE YARARLARI
İNSANLIK SAVAŞLA DENENMEZ - 20/07/2024
İNSANLIK SAVAŞLA DENENMEZ
MADIMAK - 03/07/2024
MADIMAK
 Devamı
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028