Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi31
Bugün Toplam634
Toplam Ziyaret1823324
Yılmaz Aydoğan
yaydogan33@gmail.com
SAKINCALI ÖĞRETMEN (1)
23/11/2016

 1990 yılının Şubat ayı idi. Özalp İlçesi Hacıali Köyü İlkokulu’na yeni bir öğretmen daha atandığına dair yazı ilçe kaymakamlığına ulaştı. Öğretmenin Tarsus Kuşçular Köyü İlkokulu’ndan naklen geliyor olması sebebiyle atama dikkatimi çekti. Kuşçular köyü, hiç görmemiş de olsam, doğup büyüdüğüm yere yakın ve önceki görev yerim olan Karaisalı ilçesi sınırındaydı. Yüze yakın öğrencisi bulunan Hacıali Köyü İlkokulu’ndaki öğretmen sayısı üç olmuş; bu durum okulda görevli öğretmenlerle birlikte ilçe yöneticilerini de sevindirmişti.

Şubat ayı sonunda yeni öğretmen görevine başladı. İlçe Milli Eğitim Müdürü Nejdet bey “- Yirmi yıldan fazla kıdemi bulunan birinin böyle kış ortasında gelen tayininin pek de normal bir işlem olmadığı”, düşüncesindeydi. Özalp’e hep yeni mezunlar atanırdı. Bu, bir istisnaydı.

Mart ayının ilk günleriydi sanırım, Van İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden Vali Yardımcısı imzası ile çıkmış, “gizli ve kişiye özel” damgalı bir zarf ulaştı elime. Zarftan çıkan yazıda özetle; “Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nden alınan gizli kayıtlı bir yazı ile öğretmen ……………. ’nın TÖBDER üyesi olduğu için 1980 sonrası görevden uzaklaştırıldığının; Devlet aleyhine suçlar ve illegal Türkiye Komünist Partisi üyesi olduğu iddiasıyla yargılandığının; altı yıl tutuklu kaldığı ve bu esnada memuriyetten çıkartıldığının; yargılama sonunda beraat etmekle birlikte yeniden atama talebinin Bakanlıkça kabul edilmemesi üzerine idari yargıda açtığı dava sonunda Danıştay kararı ile Bakanlıkça yeniden öğretmenliğe atamasına karar verildiğinin,  bildirildiği; ilgilinin özel olarak takip edilmesi ve izlenmesi;   …. “   bildirilmekteydi.

Normal şartlarda bu yazıyı benim de “kişiye özel” kayıtla İlçe Milli Eğitim Müdürü’ne iletmem ve “takibi ile sonucundan tarafıma düzenli bilgi verilmesi”ni istemem, gerekiyordu. Ne var ki, İlçe Milli Eğitim Müdürü oturduğu koltuğu dolduramayan, iktidar partisi yanlısı olduğunu saklamayan ve o kanaldan torpille atanmış; çapsız, çapsız olduğu kadar da öğretmenlere mobbing uygulayan, baskı yapan bir tip idi. Bu yazıyı ona göndermem, “öğretmeni esir kampı müdürüne teslim etmem ve kaybetmem” demekti.

Bir yol daha vardı önümde. O da yazıyı İlçe Jandarma Komutanlığı’na gönderip “takibini ve sonucundan bilgi verilmesini” istemekti. Bu ikinci yol birincisinden de tehlikeliydi. Böyle bir davranış, “Hacıali köyü civarında işlenebilecek tüm faili belirsiz suçların suçlusunu belirlemek” demekti, jandarma subay ve astsubayları gözünde.

Ben hiç birini yapmadım. İlçe Yazı İşleri Müdürü’ne bile göstermedim yazıyı. Makam masasında anahtarı bende olan bir kilitli çekmece vardı. Oraya attım, konuyu da kafama yazdım. Takibi kendim yapacaktım, yapabildiğimce. …

1990 yılında Özalp Köylere Hizmet Birliği’ne ilçe tahsis kömürü ihalesinden, ilçe yakacak odun tahsisi satışlarından, Kapıköy Açık Pazaryeri giriş ücretlerinden ve yılın ikinci yarısında da “kaçak hayvanların yedi eminliği hizmetlerinden” epeyce gelirimiz oluyordu. Köy okullarımız ise perişan durumdaydı. Genelde sıvaları dökülmüş, kiminin kapı penceresi yenilenmeye muhtaç, kiminin çatısı akmakta, kiminin çevre ihatası yıkılmış haldeydi. Eldeki para ile okulların acil onarım ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik bir planlama yapmıştık. Planımıza göre dersler kesildikten sonra okul müdürleri ile müdür yetkili öğretmenlerin okuldan ayrılışlarına izin vermeyip, anlaştığımız taşeronlara refakat etmelerini ve yaz tatiline onarımlar bittikten sonra gitmelerini sağlayacaktık. O yıllarda ilköğretim okullarında dersler Mayıs ayı sonunda kesilmekle birlikte öğretmenlerin yasal izinleri Temmuz ayında başlamaktaydı.

Ders yılının bitimine üç hafta kala öğretmenlerle bir toplantı yaptık. Halk Eğitim Merkezi’nin toplantı salonundaki toplantıda iki yüz elli kişilik bir eğitim ordusu mensubu bulunmaktaydı. İlçe Milli Eğitim Müdürü ve Şube Müdürleri yapılan planlamayı anlattılar. İlçe kaymakamı olarak ben de bir konuşma yaparak, finansmanı nasıl sağladığımızı ve uygulama yöntemimizi anlattım. Müdür yetkili arkadaşların onarımlar bitmeden ayrılmamalarını istedim.

Bu isteğin katılanlarca pek hoş karşılanmadığı salondaki sessizlik ve ardından gelen mırıldanmalardan anlaşılıyordu. Benim konuşmam bittikten sonra Hacıali köyü öğretmeni söz istedi. “-Sayın kaymakamım, izin verirseniz arkadaşlarıma hitap etmek istiyorum,” dedi ve onlara dönerek; 

“- Arkadaşlar, bakıyorum salondaki en kıdemlilerden birisi benim. Dolayısıyla tecrübe ile konuşuyorum. Yaz tatiline erken gidememek sebebiyle hoşnutsuzluk gösterdiğinizi gördüm ve bir eğitimci olarak üzüldüm. Okullarımız viraneye dönmüş. İlçe kaymakamı Devlet bütçesi dışında özel gayreti ile finansman sağlamış, size bir hizmet fırsatı veriyor ve siz hiç de hoş olmayan bir şekilde homurdanıyorsunuz. Okullarımız oyun bahçesi haline gelmeli ki çocuklar koşarak gelsinler. Viraneler çocuklara değil, baykuşlara yakışır. Benim okulumda da çatı aktarımı planlanmış. Onarım bitmeden gitmeyeceğim. Gelen işçilerle de birlikte çalışacağım. Bunu bilin. Hepinizden de kıdemli bir ağabeyiniz olarak böyle davranmanızı beklerim,” mealinde bir konuşma yaptı. Elbette bu konuşma beni de, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü çalışanlarını da memnun etti.

Birkaç hafta sonra okuldaki onarım çalışmalarını görmek üzere Hacıali köyüne gittiğimde, sakıncalı(!) öğretmeni çatıda kiremitleri değiştiren işçilerle birlikte, boyaya ve toza toprağa feda edilmiş elbiseler içinde çalışırken buldum. Kendisi ayrılmadığı gibi diğer iki öğretmen arkadaşı da ayrılmamıştı. Onlar da sınıflarında boya ile uğraşmaktaydılar.

………………………………………….

Bu onarım kampanyasında ilçedeki 52 ayrı okulda, değişik çap ve nitelikte onarım çalışmaları gerçekleştirdik. 1990 yılında bu onarımlar dahil, Özalp ilçesindeki Köylere Hizmet Birliği yatırımlarında 8.460 torba (423 ton) çimento kullanıldığını bir ek bilgi olarak vermek isterim.

………………………………………………

Eylül ayındaki Eğitim Öğretim Yılı Açılış Töreni’nde, “okullarının eğitime hazırlanması konusundaki özverili çalışmaları ile katkı veren” bazı okul müdürleri ile birlikte sakıncalı(!) öğretmene de Takdirname verdim.

 

Yarın devamını okumak üzere bu sütunda buluşalım. Hürmetle.

 



650 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

YEREL SEÇİMLERDE TARSUS - 02/09/2023
YEREL SEÇİMLERDE TARSUS
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN - 14/02/2023
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ? - 08/02/2023
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ?
NE KADAR ÖZLEMİŞİZ BÜTÜNLEŞMEYİ? - 13/09/2022
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’i oldum olası sevmem… Türk vatandaşı olsa da, Türkiye’de yaşasa da kendisini, Türk kültüründen daha çok kadim Yunan kültürüne yakın saydığını, milli bir çizgide olmadığını görüyorum.
NEDİR MİLLİ SİYASET -2- - 25/07/2022
Mustafa Kemal Paşa’nın daha 1923 yılında söylediği aşağıdaki sözleri onun, yolun en başından itibaren ‘Milli Siyaset’ düşüncesine sahip olduğunu gösterir:
NEDİR MİLLİ SİYASET ?(1) - 15/07/2022
Son yarım yüzyılda ülkemizin savrulduğu mevcut durumun iç ve dış “hareket ettiricileri”, onların planları, uygulamaları ve geldiğimiz yer, iyi incelenmeli ve doğru teşhis edilmelidir.
YENİDEN MİLLİ SİYASET 2 - 05/07/2022
1821 Mora kalkışması ile başlayan ve 7 Ekim 1912 / 30 Mayıs 1913 arası sekiz aylık dönemde kaybettiğimiz Balkanlarda, Türk kırımının zirveye ulaştığını; Osmanlı’nın bu 90 (doksan) yıllık geri çekilme döneminde 2.500.000 Türk’ün kırıma uğradığını, 8.0
YENİDEN MİLLİ SİYASET 1 - 04/07/2022
(“Yeniden milli Siyaset” yayın hazırlıkları yaptığım kitabımın adıdır. Kitabın “Sonsöz” Bölümünü okuyucularımla paylaşmak istedim.)
AYDIN PARTİCİLİĞİ - 01/06/2022
[ Bilirsiniz bizim kültürümüzün bir parçası olan sözlü halk edebiyatımızda Hz. Süleyman, “Kuş dili bilen,” olarak anlatılır. Hz. Süleyman ile kanadı kırık bir kuş arasında geçtiği söylenen öykü, “İnsanlar ders alsınlar,” diye tekrarlanır, kuşaklar bo
 Devamı
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028