Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi73
Bugün Toplam572
Toplam Ziyaret1823262
Yılmaz Aydoğan
yaydogan33@gmail.com
KARLA MÜCADELE
15/01/2017

 

Karla mücadele, rakımı yüksek yerlerde, kaymakamların kış mesailerinin çoğunu alır. Kar yağıp yollar kapandığında ya doğum, ya hastalık ya da bir başka acil müdahale ihtiyacı mutlaka doğar. Vatandaş haklı olarak Devleti bu zor zamanında yanında görmek ister. Kaldı ki hiçbir kaymakam da böyle bir ihtiyaca duyarsız kalamaz. 

2100 m. rakımlı, yılın dokuz ayında ısınma ihtiyacı duyulan ve en az dört ay karla kaplı kalan Van-Özalp’te kar mücadelesi daha çok uğraştırmış olmakla birlikte, aklıma hemen geliveren iki karla mücadele anısının ikisi de Sivrice’den kalma. Bu yazıda o anıları paylaşmak istedim. 

Kayapınar, Sivrice’nin Diyarbakır-Çüngüş sınırında, 1985 yılına kadar ilçeye karayolu bağlantısı dahi olmayan birkaç köyden biriydi.  1984 yılını 1985 yılına bağlayan kış mevsimi oldukça çetin geçti. Kışın en sert günlerinden birinde, tahminimce ocak ayında, bir gün Kayapınar köyü muhtarı ilçeye ulaşmayı başarmış, makama geldi ve çok özel bir durum sebebiyle yardım istedi. 

Anlatımına göre köyde komşularına ait bir katır ölür. Sahibi katırı köyün yakınında bir dereye sürükleyip atar. Gömemez,  çünkü kar kalınlığı iki metreye yakındır. Köyün köpekleri katırın leşini parçalayıp kısmen de yerler. O köpeklerden biri de muhtarın sekiz aylık gebe olan gelinini (oğlunun eşini) baldırından ısırır. Muhtar bizden kuduz ihtimaline karşı gelininin aşılanmasını istemektedir. İlçe veteriner hekimi ile sağlık ocağı tabibini davetle, muhtarı bir de onlarla görüştürdüm. Tüm anlatım, büyük ihtimalle katırın kuduz olduğu için öldüğü kanaatını uyandırıyordu. Müdahale edilmesi gerektiğine karar verdik. Ama nasıl? 

Durumu telefonda sayın Valiye intikal ettirdim. Elazığ valisi o tarihte Saim Çotur. Babacan, meslektaşını kollar, saygı ile anılacak biri. Bir askeri helikopter çıkartılarak muhtarın gelini ilçeye ya da ildeki bir hastaneye alınabilirdi. Valilik tarafından Kolordu ile görüşüldü. Ancak karar ve helikoptere uçma emri verilmesine rağmen hava şartları uygun olmadığından helikopter kaldırılamadı. Muhtarın bize ulaşması için geçen gün de eklendiğinde köpeğin ısırmasından sonra 48 saatten fazla süre geçmişti. Doktorlar en geç üçüncü günde müdahale edilmesi gerektiğini, aksi takdirde müdahalenin anlamsız kalacağını söylemekteydiler. Sayın vali ve vali yardımcısı değerli ağabeyim Cengiz Horozoğlu ile yaptığımız değerlendirmede karadan ulaşmanın daha kolay olacağı kararlaştırıldı. 

Köyün yolu yoktu. Yaz aylarında kullanılan Alaattin, Aşağı ve Yukarı Çanakçı köyleri üzerinden ulaşmak mümkün değil; Hazarbaba dağını aşmanın imkanı yok. Uslu köyü güzergahı daha uygundu. Uslu, Çatakkaya, Dikmen ayrım Üğrük köy yolu açılabilirse, çok sarp ve kayalık Üğrük – Kayapınar arasından yaya olarak köye ulaşmak mümkün olabilirdi. Ki buradan ulaşmak ancak araziyi çok iyi bilen köylülerin rehberliğinde olası idi. Aksi takdirde yayanın uçuruma yuvarlanması ihtimal dahilindeydi. 

Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü’ne valilikçe gereği için emir verildi. Olayın oluşunun üçüncü gününde ulaşımın sağlanabilmesi amacıyla kar mücadelesi için iş makineleri Uslu köyüne gönderildi. Yolun Uslu köyüne kadar olan bölümü önceden açılmıştı. 

Sağlık Ocağı Tabibi ile yaptığımız değerlendirmede hastanın getirilmesi yerine bir ebenin aşılar tamamlanıncaya kadar, geçici olarak köyde görevlendirilmesinin daha uygun olacağına karar verdik. Ebe, muhtarın evinde misafir olacaktı. Bu arada doğum gerçekleşirse doğuma da müdahale edilebilecekti. Doktor arkadaşım, hastayı ve hastalığın seyrini görmek için, ebe ile birlikte kendisi de Kayapınar’a kadar gidip geri dönmek istiyordu. Kabul ettim. 

Sabah saat 06.00 gibi kar kürüme aracının Uslu köyünden hareket edeceği, Köy Hizmetleri İl Müdürü’nce bildirildi. Bizler de saat 07.00 gibi doktor, ebe ve muhtarın da içinde olduğu sağlık ocağı aracını yola çıkardık. Saat 08.00’den sonra kaymakamlık makam aracı CJ5 jiple ben de yanımda koruma görevlisi polis memuru ile birlikte Uslu’ya hareket ettim. 

Saat 09.00 cıvarında Uslu - Çatakkaya arasında sağlık görevlilerine yetiştik. Çatakkaya köyüne 2-3 km. mesafede yolda beklemekteydiler. Neden beklediklerini anlamak için araçtan indik. Hayatım boyunca unutamayacağım bir durumla karşılaştım. Kar temizleme aracı yoldaki birikmiş karları temizleyerek daha ileriye gitmiş olduğu halde yol kapalıydı. Yolun tam o noktasında göçük oluşmuş, göçen kayalar ve kayan toprak yolda durmakta, grayder göçüğün üstünden geçmiş, karları temizlediği halde göçüğü temizlememişti. Traktör geçebilirdi belki, ama binek taşıtlarının buradan ileri gitmesi mümkün değildi. 

Bekledik. Dikmen köyüne fazla bir mesafe kalmamış; üstelik Fırat’a yaklaşıldığı, rakım düştüğü için kar kalınlığı da azalmıştı. Dikmen’den geri dönüp geleceklerdi, nasıl olsa! Yaklaşık bir saat sonra döndüler. Grayder operatörü ile bir de yağcısı, birlikte çalışıyorlardı. 

Bulunduğumuz yere gelince işaretle durdurduk. Araçtan inen operatöre: “Göçüğü neden kaldırmadıklarını,” sordum. Aldığım cevap, üç günlük stres altında, “bir hayatı kurtarabilir miyiz” diye çırpınan birini bırakın, ülkenin en sakin insanını dahi çileden çıkartacak bir cümleydi: “-Ben kar mücadelesi için geldim. Verilen görevi yapıyorum. Yoldaki göçüğün temizlenmesi benim görevim değil ve beni ilgilendirmez!

……………………………..

Devamında, koruma görevlisi polis memurunun da muhtar ve sağlık ekibi refakatında Kayapınar’a kadar gidip döndüğünü; operatör ve yağcısının da ilçeye geri ulaşıncaya kadar onlara eşlik ettiklerini, belirtmeliyim.

……………………………………….

Aynı yılın mart ayında bir başka, acil karla mücadele ihtiyacı hasıl oldu. 

Gününü hatırlamıyorum. Saat 11.00 sularında önce İlçe Jandarma Bölük Komutanı aradı. “Alaydan aradıklarını ve 8.nci Kolorduya ait bir helikopterin ilçemizin Kösebayır köyüne zorunlu iniş yaptığının, bildirildiğini” söyledi. Hemen ardından da vali yardımcısı Cengiz Horozoğlu aradı. “Helikopterde 4 tane yaralı asker bulunduğunu, yolun açılması için grayder çıkarıldığını; acilen müdahale edilmezse kan kaybından askerlerin kaybedilebileceğini belirterek, mutlaka ilgilenmemi ve kendisinin de gelişmelerden bilgilendirilmesini” istedi. 

Kaymakamlık makam aracı 4x4 arazi vitesli, CJ5 jeep olduğundan, alttan zemine oturmadıkça, en zor koşulda bile yol alabilecek durumdaydı. Makam aracına sağlık ocağından bir doktor ile bir sağlık memurunu da alarak acilen yola çıktık. Dörtbölük köyüne çıkarken ilçe jandarma komutanlığına ait araçla birlikte Elazığ’dan gelen bir diğer askeri araç ve iki askeri ambulansın Kösebayır’a gitmekte olduğunu; tepeye çıkışta grayderin henüz yolu tam olarak açamadığını gördük. Aracımızla grayderi geçtik. Ve diğerlerinden önce helikopterin yanına ulaştık. 

Muhtar ve köylüler helikopterin yanındaydılar. Bir pilot yüzbaşı ve iki teknik astsubaydan oluşan uçuş ekibi ile tanıştık. Olayı sorduk. Anlattılar. “Bingöl Genç ilçesi Güzeldere Jandarma Karakolu bölgesinde teröristlerle çıkan bir çatışmada dört erimiz yaralanıyor. 8.nci Kolordu Komutanlığı yaralıların hastaneye yetiştirilmesi için helikopter görevlendiriyor. Meteorolojik şartların uygun olmamasına rağmen uçuş ekibi risk alıyor. Elazığ’a dönemezsek, Diyarbakır’a götürürüz, düşüncesindeler. Ne var ki, Elazığ Meydan Meteoroloji İstasyonu’ndan Elazığ’a inebileceklerinin bildirilmesi üzerine, Elazığ istikametine geliyorlar. İniş noktasına ulaştıklarında, bulutlar yere çok yakın olduğundan iniş yapamıyorlar. Kaptan bulutların üstüne çıkarak inecek bir yer arıyor. Sadece indikleri noktada kuyu gibi bir delik buluyorlar. Köyün harman yeri ve bazı ağaçlar görülebiliyor yukarıdan ve yakıtları da azaldığından o kuyuya iniş yapıyorlar.” 

Biz bunları konuşurken doktor ve sağlık memuru yaralılarla ilgilendiler. Ambulanslar ulaşınca da yaralılar ambulansa taşınarak Elazığ’a götürüldüler.

Ne yazık ki bu arada yaralılardan birinin şehit olduğu anlaşıldı.

 

İşte hayat böyle! Ölen ölüyor, kalanlar yola devam etmekte.

 

Hoşça kalkınız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



808 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

YEREL SEÇİMLERDE TARSUS - 02/09/2023
YEREL SEÇİMLERDE TARSUS
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN - 14/02/2023
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ? - 08/02/2023
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ?
NE KADAR ÖZLEMİŞİZ BÜTÜNLEŞMEYİ? - 13/09/2022
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’i oldum olası sevmem… Türk vatandaşı olsa da, Türkiye’de yaşasa da kendisini, Türk kültüründen daha çok kadim Yunan kültürüne yakın saydığını, milli bir çizgide olmadığını görüyorum.
NEDİR MİLLİ SİYASET -2- - 25/07/2022
Mustafa Kemal Paşa’nın daha 1923 yılında söylediği aşağıdaki sözleri onun, yolun en başından itibaren ‘Milli Siyaset’ düşüncesine sahip olduğunu gösterir:
NEDİR MİLLİ SİYASET ?(1) - 15/07/2022
Son yarım yüzyılda ülkemizin savrulduğu mevcut durumun iç ve dış “hareket ettiricileri”, onların planları, uygulamaları ve geldiğimiz yer, iyi incelenmeli ve doğru teşhis edilmelidir.
YENİDEN MİLLİ SİYASET 2 - 05/07/2022
1821 Mora kalkışması ile başlayan ve 7 Ekim 1912 / 30 Mayıs 1913 arası sekiz aylık dönemde kaybettiğimiz Balkanlarda, Türk kırımının zirveye ulaştığını; Osmanlı’nın bu 90 (doksan) yıllık geri çekilme döneminde 2.500.000 Türk’ün kırıma uğradığını, 8.0
YENİDEN MİLLİ SİYASET 1 - 04/07/2022
(“Yeniden milli Siyaset” yayın hazırlıkları yaptığım kitabımın adıdır. Kitabın “Sonsöz” Bölümünü okuyucularımla paylaşmak istedim.)
AYDIN PARTİCİLİĞİ - 01/06/2022
[ Bilirsiniz bizim kültürümüzün bir parçası olan sözlü halk edebiyatımızda Hz. Süleyman, “Kuş dili bilen,” olarak anlatılır. Hz. Süleyman ile kanadı kırık bir kuş arasında geçtiği söylenen öykü, “İnsanlar ders alsınlar,” diye tekrarlanır, kuşaklar bo
 Devamı
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028